/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3 -1
    “Acaba Peygamberimiz bugün yaşasaydı yine böyle mi yapardı?” Mesela sabah dişlerimi fırçalarken,”Acaba” diyorum. “Sevgili Efendimiz bugün aramızda olsa idi, dişlerini yine misvak ile mi temizlerdi, yoksa diş fırçası mı kullanırdı?”

    Akla gelen her sorunun mutlaka sorulması gerektiğine ve cevabı olmayan bir sorunun da akla gelmeyeceğine inanan biri olarak, biraz düşündüğümde, beni şimdilik fazlasıyla tatmin edecek bir cevaba ulaştım. Zaten ne zaman bir sorunun peşinden gitsem, kârlı çıkan ben olurdum..

    Her şeyden önce ben, sorduğum soruya, “Peygamberimiz bugün yaşasaydı..” diye bir şart ile başlıyordum. Ama Peygamberimiz bugün yaşamıyordu. O artık aramızda değildi.

    Onu ne kadar özlesek de, onun aramızda olmasına ne kadar ihtiyacımız olsa da, onu görmeye, yanıbaşında oturmaya, serin sabah gülleri gibi kokan elleriyle—tıpkı Medine sokaklarında oynayan çocuklara yaptığı gibi—başlarımızı okşamasına, gecenin karanlığını aydınlatan o eşsiz gülümsemesiyle bize gülümsemesine.. ne kadar hasretsek de, Sevgili Peygamberimiz, Kâinatın Efendisi, kalbimizin en sevgilisi artık aramızda yaşamıyordu...

    Öyleyse “Peygamberimiz bugün yaşasaydı..” diye başlayan bir soruya verilecek bütün cevapların, “Ama Peygamberimiz bugün aramızda yaşamıyor” diye başlaması gerekirdi.

    Çünkü Peygamberimiz aramızda yaşıyor olsaydı, dünya şimdiki dünya olmazdı. Bambaşka bir dünya olurdu.

    Bambaşka ve şüphesiz çok daha güzel bir dünya...

    Yaşadığımız asır bir “saadet asrı” olurdu. Ve böyle bir dünyada, ben bu soruyu zaten sormazdım. Çünkü cevabını bilirdim!

    Tıpkı hayatlarını okurken imrendiğim, “Ah keşke ben de orada, onlarla birlikte olsaydım!” dediğim sahabeler gibi, Sevgili Peygamberimizin (asm) nasıl yaşadığını, neyi nasıl yaptığını görürdüm. Ve ondan gördüğüm gibi yaşamaya çalışırdım.

    Böyle bir soru hiç aklıma gelmezdi...

    Hem sonra, küçükler büyüklerin ayaklarına giderler. Onları ziyaret ederler. Büyükler kalkıp küçüklerin ayaklarına gitmezler. Küçüklerin, büyükleri ayaklarına çağırması hiç hoş bir davranış değildir.

    Öyleyse, doğru olan, Peygamberimizi (asm) bugüne getirmek değil; kendimi onun yaşadığı Saadet Asrı’na hayalen de olsa zütürmek ve Sevgili Peygamberimizin (asm) neyi nasıl yaptığını, onun hayatını anlatan kitaplardan ve onun nurlu sözleri olan hadislerden okuyup öğrenmekti.

    Kısaca, “Peygamberimiz bugün yaşasaydı şu işi nasıl yapardı?” yerine “Peygamberimiz şu işi nasıl yapmış?” dersem, daha doğru bir soru sormuş olurdum.

    Ben bu soruya “Peygamberimiz bugün yaşasaydı, şöyle yahut böyle yapardı” diye cevap vermemeliydim. Onun adına konuşmamalıydım.

    Hem bu tür soruların sonu gelmez. Birine cevap versem öteki çıkagelir.

    “Peki, maça gider miydi?”

    “Takım tutar mıydı?”

    “Tutarsa hangi takımı tutardı?... ” gibi.

    Benim için doğru olan ve Peygamberimizin (asm) nasıl yaşadığını, hangi durumda ne yaptığını öğrenmekti.

    Peygamberimiz (asm) arkadaşlarına nasıl davranırdı?

    Evinde neler yapardı?

    Çocuklarla arası nasıldı?

    Nasıl yemek yer, suyu nasıl içerdi?

    Namazını nasıl kılardı?

    Konuşurken, gülerken, uyurken, yürürken, şakalaşırken.. nelere dikkat ederdi?

    işte bunları öğrenmeli ve kendi küçük hayatıma, Onun bütün asırları güneşler gibi aydınlatan o muhteşem yaşayışından bir ışık, bir nur ve aydınlık katmaya çalışmalıyım...
    ···
   tümünü göster