Kitabı kulübeye zütürüp iyice inceledim.Çoğunlukla arapça yazılıydı ama bazı yerler kuş diliyle yazılmış gibiydi. Dede sayesinde çat pat arapça okuyabiliyordum. Sayfalara hızlıca göz gezdirdim. Anldıbını bilmediğim hiyeroglif tarzı şekiller vardı her sayfada. Derken kapı çaldı. Sevdiğim kız elinde bebekle yanıma gelmek istedi ama kulübe küçük olduğu için ben dışarı çıkmak zorunda kaldım. Kulübenin önünde oturduk yavaş yavaş hava kararıyordu. Sevdiğim kız kitaptaki şekillerin mağaraya her girdiğinde onlar tarafından kendisine gösterildiğini söyledi. Allahım beni, yavrumu,eşimi ve köpeğimi bu şeytanların arasından al delirmek üzereyim.

Satırlarıma devam ediyorum.
Sesler her zamankinden daha fazlaydı. Onları nasıl mağarada tutacaktım. Kitabı o kadar okumama rağmen onları durduracak hiçbir bilgi bulamamıştım. Hava iyice karardı. Zalim birden havlamaya başladı hızla ağaçların arasına koşup gözden kayboldu. Peşinden koştum ama yetişemedim.Bir ara zalimin havlama sesi kesildi. Oylece durdum ağaçların arasında. Telaşla koştuğumdan gaz lambasını yanıma almayı unutmuştum. Arkamdandan gelen korkunç bir çığlıkla irkildim. Nefesi zütten aldım amk.Bu işi bana bırakan dedenin gelmişini geçmişini gibesim geldi bir an.Koşarak kulübeye geldim. Sevdiğim kız kendini parmaklıyordu. dıbına koduğumun kızı diyip oracıkta yatırıp gibtim.