+18
Sabah kalkıp küreği aldım. Sude yanıma geldi ve gel dedi. Sorgulamadım ve peşinden gittim. Mezarlığa gitmiştik. Bi çocuk mezarının başına geldik. "Ne yapmam gerekiyo?" dedim. "Kaz!" dedi. Küreği saplamamla toprağın altından ağlama sesi geldi. Ben kazdıkça ses yükseliyordu. Bi kız çocuğunun sesiydi. Tahtaları kaldırdığımda altında hala yaşayan bi kız vardı. Elini elime attı. O Sude'ydi. Onu kucağıma aldım. "Abii" dedi. "Efendim abim?" dedim. Yüreğim ağzımdaydı. "Beni ablamın yanına zütürür müsün?" dedi. Ağlamaya başladım. "zütürrüm!" dedim. "Ama önce burayı kapayim" deyip mezara döndüm. Mezar yoktu. "Nereyi?" dedi gülerek. "Hiç, nerden gidicez?" dedim. Yolu tarif ediyordu bana bende dediği yerden zütürüyordum. Bana gülüp normal bi çocuk gibi yüz hatlarımla oynuyodu. Bense durmadan ağlıyordum. "Burası!" dedi bi mezarı işaret ederek. Sude'yi yere indirdim ve kazmaya başladım. Kazdıkça ablasının "Sude" diye haykırışını duyuyordum. Mezar tamamen açılmıştı. Fatma karşımdaydı. Ben hala ağlıyordum. Fatma yavaşça mezardan çıktı. Sude'yi kucakladı ve "Ağlama bu senin suçun değil, sana ne kadar teşekkür etsem az!" dedi. "Özür dilerim" dedim. Hala ağlıyordum. Sude ablasının kucağından inip bana sarıldı "Sen en iyi arkadaşımsın" dedi. Sonra birlikte mezara girip yattılar. Ağlaya ağlaya mezarı kapattım üstlerine. Saatlerce ağladım orda. Üstüne bir yıl kadar terapi gördüm. Şuan Derya ile nişanlıyız beyler ve en az 2 aya bir o mezara gideriz. Ben ağlarım Derya bana sarılır.
-Son-