0
tamam lan var mı burda delikanlı gibi bu yazıya da özet geç demicek olan
bunuda begenirseniz hakkaten muallaksiniz başka birşey değil...
AlıŞamadım. Bana henüz anlar bile zor geliyor. Senin halinden hiç haberim yok. Çocuklar istemeden posta güvercinimi vurmuŞ. KöŞe baŞındaki gözleri görmeyen adam söyledi. Sanırım o da biliyor, seni ne çok özlediğimi. Bana uzak çöllerden üç kum tanesi getirebilir misin? Ya da darağaçları kurabilir misin düŞlerime? Hiç sanmam! Ben seni tam yirmi üç asır bekledim. Dile kolay, bana zor. Bütün büyük aŞklara Şahit oldum. Zaman geçti. Ben geçtim. Sen geldin.
Bir kaç gün yanımda kal. Yeniden gidiŞine çoktan razıyım. Söz ağlamayacağım. Kabul! Teninin sıcaklığından vazgeçtim. Sahi! Sıcak mıydı tenin?.
Hasretini üç gün önce güneŞ doğarken boğdum. Üç gündür can çekiŞiyor kollarımda. Bir kez olsun öpemedim. Geride kalan benim cesedim... Gece yarısı sesler duyuyorum. Sesler boŞlukta kaybolmuyor, çoğalıyor. Kendi sesimi duyamıyorum. Saçlarını tutasım geliyor, Dokununamıyorum. DüŞlerime öyle uzaksın ki!.
Bir de yorgunluk... Öyle çöktü ki üzerime. Biraz düŞünsen, beni anlarsın.
Savunmasız giriyorum tüm savaŞlara. Yenilmeyi göze alıyorum. Yanılıyorsun! Büyülü dağdaki tanrılardan umudumu keseli çok zaman oldu. Artık kurak değil kutsal topraklara inanıyorum. Yüreğine ektiğim tohum filiz vermedi. ÇoK ama çok yazık.
KuŞların göç mevsimi geldi. Tatile gittiğimiz o Akdeniz kasabasına gidiyor bütün kuŞlar. Şarkı söylemek geliyor içimden. Sesim kısılmıŞ... Notalara basmıyor yüreğim. Vazgeçtim. Bu gece Şarkı söylemeyeceğim...
Bütün büyüler çaresiz. Kaderimi değiŞtirmek, imkansızlığa atılan boŞ adımlar gibi. Bir sonraki adım, bir öncekiyle aynı noktada. Noktalar senin inadına takılmıŞ, inadın öfkene... inadına mavi ya hep düŞlerim. Biliyorum, gökyüzü çıldıracak birazdan. kararacak yer yüzü, ben kokunu arayacağım... Seni yeniden bulma ihtimalim, ölümden de mi az dersin?
TaŞ kesiyor bulutlar. TaŞ yağıyor... TaŞ taŞ üstünde kalmıyor. Duydum!. TaŞlaŞmıŞ diyorlar yüreğin, doğru mu? Tanımadığım rüzgarlar var penceremde. Daha acısı tanımadığım kokular bulaŞacak tenime. Radyoda ince bir sevda var, bir Şarkıda senin için tuttum. Sahiden bu defa çok kırıldım...
Hayata rast gele serpilmiŞ tohumlar gibiyiz. Topraklar göz alabildiğine geniŞ, çöl kadar kurak. Mevsimler çabalasa da tohumlar çaresiz. Bulutlar seviŞmeli ardı ardına, toprak nemi görmeli, ben seni... Az sonra turuncu kuŞlara havalanacak göğe. Kanarsa, kanatları masmavi kesilecek, binlerce parçaya bölünecek yüreğin. Beni bir kez daha seveceksin... Bin kez daha...
Gün ha doğdu ha doğacak. Biliyorum. Ha döndün ha döneceksin...
Gizli kalıyor tüm yaralarım umutlarımın altında. Kimseler bilmiyor. Sen bile. Dillere düŞüresim geliyor kendimi. Kollarına düŞüresim geliyor. Çocuk yüreğim cesaretini yitiriyor. KuŞlar yeniden havalanıyor. Kanat sesleri gidiŞini hatırlatıyor, korkuyorum. Oysa korkutmazdı hiçbirŞey, sen bile... GidiŞin bile...
Duydun mu? AŞka ihanet gerek, ihanete aŞk! Seni en derinlerine gömdüm Akdeniz’ in. Deniz kabuğunun içine sakladım. Hadi! Durma, nefes almaya çalıŞ. Ben bütün boŞluklarda nefes almayı senin zorunla öğrendim.
Uçsuz bucaksız topraklara ektim sevdanı. Hasat mevsimi yaklaŞtı. Şimdi tam da sürgün zamanı. Tüm kapılar kapalı. Anahtarlar çaresiz. Ege’ den bir avuç su serptim yüreğime... Yangını sönmedi.
Bana çok uzaklara gideceğini söylediğin gün kahrımdan ölebilirdim. Henüz sana bir kez bile sarılmadan, gözlerinin içine bakarak sana deliler gibi seviyorum demeden, uzaklara nasıl gidebilirsin? aklım almıyor...
Tut ki! Mum ıŞığında seviŞtim seninle. Beyaz bir salıncak kurdum düŞlerime. Bulutlara astım iplerini. Okyanus serdim altına. DüŞersen incinme diye...
Ne olduysa! Hiç bir Şey özlemini gidermedi. Mevsimler değiŞti ama fırtına dinmedi. Bu aŞkın kalıntılarını gömecek çukur bulamadım buralarda. Benimle Akdeniz’ e gelir misin?
isyanım dur durak bilmiyor. Her durakta yeni bir isyan çıkıyor. Duvarda duran kör bıçakla yüreğimi parçala. Pası etime bulaŞsın. Katlettiğin aŞkın baŞında diz çök de ağla... için yansın. Kaderine lanetler yağdır. Sokaktan geçen bir yosmaya tutul. Telefon baŞında sabahla. Kadehlere sarıl yalnızlıktan. Tütün kokusuna boğul. Gökyüzün daralsın. Saçların uzayıp boynuna dolansın. Çaresiz kalda, alnıma yaz seni yine...
Tut ki yeni tenler keŞfettin. Bozguna uğramaz mı, yadırgamaz mı tenin? Ya kapkara bir yas tutarsan... Mahvolmaz mısın? Sana bu Şehrin kara sevdalı delisi demezler mi?
Gölgeni uçurumdan ittim boŞluğa. Çığlığın duyulmadı. Bir dönsen yeniden... Gölgesiz de razıyım sana. Bir dönsen, gönül yüz sürecek bastığın toprağa. Az önce dostlarla konuŞtuk sana dair. Tüm soruları yanıtsız bıraktım. Bilmediğim Şeylere cevap veremem ki! Anlamanı beklemiyorum acılarımı. içim yarılıyor. Yokluğunda sessizliğim Şarkılarla konuŞmuyor. Ne olursun, sana gelecek yolu sen göster...
Şimdi gelirler... AŞktan ölenler. Hesap vermek gerekir Şarkılara dair...
Ya sen? Hesabını kime vereceksin?
Tümünü Göster