0
Ebubekir konuşmasını bitirir bitirmez içeri annem daldı:
-“Aa, hoşgeldiniz çocuklar” dedi.
+”Hoşbulduk Fatma abla” diye yanıtladı Ebubekir,
Deniz ise daha çok anne demeyi tercih ediyordu. “Hoşbulduk anne”
Annem, “hah gelinimizde burdaymış.”
Bi gülümseme oldu ortada.
“Ne oldu anne ?” dedim. “Su içecektim oğlum, sizi gördüm”, dedi. Ebubekiri farketti. Gözyaşlarını, kızaran suratını.
Ebubekirin yanına gitti, elini omzuna koydu,
“Noldu sana oğlum ?” dedi. Ebubekir’in konuşmasına fırsat vermeden;
“Boşver anne sonra anlatırım ben sana olayı, çıkıyoduk bizde tam” diye araya girdim, tuttum Deniz’in elinden. Ebubekir’de hazırdı, çıktık evden.
Yol biraz uzundu. Deniz’e ceketimi verdim, soğuğa dayanıklıyımdır.
Yine, bi kolum Ebubekir’in omzunda, bi kolum Deniz’in belinde, uykusu gelmişti sanki meleğimin, sessizdi. Başını omzuma dayamıştı, yavaş bi şekilde ay ışığında yürüyorduk.
Ebubekir çok stresliydi, onu anlayabiliyordum.. onun için yapabileceğim bişey olabilirdi sanırım, bunu biliyorum.
Ölü gibi bi sesle,
“Nereye gidiyoruz ?” diye sordu Ebu.
“Sizin eve gidiyoruz, ve Deniz’i yol üstünde evine bırakıcam, uykusu var prensesin.” diyerek gülümsedim o yorgunlukla. O kadar uykusu vardıki, duymamıştı. Resmen ayakta uyuyordu.
Denizin evinin önüne geldiğimizde, hırkasının cebinden anatarını çıkarıp dış kapıyı açtım. Gerçekten uyumuştu, öyle ayakta kendini bana yaslamış uyuklarken görünce onu içim eridi birden. Kucağıma aldım, merdivenlerden zar zor evinin kapısına kadar çıkartıp kapıyı sessizce açtım. Kucağımda odasına kadar yavaşça, çıt çıkarmadan zütürdüm, yatağına yavaşça yatırıp üstünü örttüm, yanağına bi öpücük konduracakken Ebubekir’in çığlığını duymamla içimden “Hasgibtir” demem bir oldu, olabildiğince sessiz şekilde hemen çıktım evlerinden, yavaşça kapıyı kapadım, merdivenlerden inip Ebu’nun yanına koştum. Yine ağlıyordu, “Yeter ulan artık yeter!” diye sıkıyordu kendini.