+1
Efendimiz’e (s.a.v) her vahiy geldiğinde onu derhal etrafındakilere aktarır ve vahiy kâtiplerinden birine –bunların arasında Zeyd b. Sabit de bulunmaktaydı- deri, kemik, yassı taş, hurma yaprağı yahut papirüs gibi malzemeler üzerine yazdırırdı. Namazda da kıraat edildiği için yeni gelen ayetler Müslümanlar tarafından hemen ezberlenirdi.
Kur’an metninin muhafazası için diğer bir yol da Efendimizin Cebrail (a.s) ile her Ramazan ayında o ana kadar vahyedilmiş olan bütün ayetleri okuması idi. Hatta Efendimizin vefat ettiği sene bu mukabele iki kere gerçekleşmiştir. Ahiret gününe kadar hükmü devam edecek olan Kur’an’ın muhafazasına en büyük kefil ise onu bizlere gönderen Allah‘tır. Bir ayet-i kerîmede şöyle buyurulur: „Şüphesiz o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.“ (Hicr Sûresi, 9)
Efendimizin ebedî aleme irtihallerinde, vahyin yazılmış olduğu materyaller incin bir biçimde bulunmaktaydı. Vahiy, 23 sene zarfında ve tedrîcen geldiği için yekpâre toplanması mümkün olmamıştı. ilk halife Hz. Ebubekir, Zeyd b. Sabit’i, hafız diğer sahabelerle beraber ilk mushafın oluşturulması ile vazifelendirdi