+6
Leyla, pastayı açıp hadi yiyelim dedi. Ama pasta taku yemiş, tüm gün çantanın için de, bir kabın içinde pasta erimiş.
-
Leyla: Kusura bakma ya, Kutsal pasta gitmiş..
-
Ben: Yahu pastanın ne önemi var, dedim. Kalktım ayağa pastayı çöpe attım. Leyla'bana kabı da atma dedi gülerek.
-
Ben: Alırız bir kab sanada.
Hala Leyla'nın verdiği, hançeri inceliyorum. Gerçekten çok güzeldi, hayran kalmıştım diyebilirim. Leyla, benimle konuşur musun yahu, diyip hançeri elimden aldı.
-
Leyla: Giderken veririm.
-
Ben: Tamam
-
Leyla: Ağlama bak küçük çocuklar gibi (gülerek)
-
Ben de güldüm.
-
Leyla'yla ayağa kalkıp, çantalarımızı sırtladık. Sahil de dolaşırken,
Ben: Leyla, nereden biliyorsun sen benim doğum günümü?
-
Leyla: Not ettim.
-
Ben: Ne zaman söyledim ki sana?
-
Leyla: Kimliğin de diyip gülümsedi.
-
Onunla önceleri sürekli gezdiğimiz zamanlar da karıştırırdı herşeyimi. Ben de birşey demezdim.
-
Ben: Keşke bana hediye almasaydın, çok utandım.
-
Leyla: Utanacak birşey yok.
-
Ben: Senin daha doğum gününü bile bilmiyorum Leyla..
-
Leyla: Çokta önemli değil, zaten geçti. Artık seneye.
-
Ben: Söyler misin bana doğum gününü?
-
Leyla: Kendin bulursun, söylemem.
-
Biraz ısrar ettim ama söylemedi. Leyla'yla evde ki durumları anlattık birbirimize. Biraz daha konuşup, Leyla ben eve geç kalmıyim dedi. Leyla'yı otobüse kadar bıraktım.
Durakta,
Ben: Leyla çok teşekkür ederim, yerin dibine girdim bugün sayende. ilk kez biri doğum günümü kutladı bu şekilde.
-
Leyla, duygulandı.
-
Leyla: Sen benim canımın içisin..
-
Hiç birşey diyemedim Leyla'ya..Otobüse bindirirken bir kez daha sarıldık. Yarın görüşürüz diyip hançeri bana verip gitti. Yine çok duygusallaşmıştım.