-
1.
0Kasabanın ayakkabacısı Hans’ın içine girdiğinde bile…
Ham Hum! Ham Hum! Şapır Şupur! Gulp!
Ve yine isimsiz bir canavar haline gelmiş.
Kasabanın avcısı Thomasın içine girdikten sonra…
Ham Hum! Ham Hum! Şapır Şupur! Gulp!
Ve yine isimsiz bir canavar haline gelmiş.
Canavar yeni bir isim bulma umudu ile gezinirken güzel bir şato görmüş.
Bu şatoda, hasta bir çocuk varmış.
“Bana ismini verirsen, sana gücümü veririm.”
“Eğer bu hastalığı iyileştirip bana gücünü verirsen, sana ismimi veririm.”
Canavar çocuğun içine girmiş.
Ve çocuk iyileşmiş.
Kral çok sevinmiş! “Prens iyileşti! Prens iyileşti!”
Canavar çocuğun ismini çok beğenmiş.
Aynı zamanda şato da yaşamayıda çok sevmiş.
Ne kadar acıksa da, bu açlığa dayanmış.
Her gün karnı guruldamış ama yine de dayanmış.
Fakat, günün birinde pes etmiş ve şöyle demiş,
““Bana Bakın. Bana bakın. içimdeki canavar ne kadar büyüdü.”
başlık yok! burası bom boş!