+6
-1
akp'liye herhangi bir şekilde eleştiride bulunursan anında savunmaya geçer. "bizden değil" algısını yaratmak zaten tartışmayı baştan kaybetmektir. "ilkelerimden vazgeçmem" bilmemne olayı hikaye. diplomaside "ilkeli olmak" stratejisiyle kimsenin birşey kazanmışlığı yoktur şu ana kadar. batarsın.
en iyi taktik bir şekilde nabza göre şerbet vermekten geçiyor. önce duymak istediklerini söyleyip kanına girdikten sonra, artık kafasının içindeyken eleştirileri söylemek gerekiyor. "en azından bizden biri söylüyor, doğru söylüyor" olayına dönüyor.
akp kartal ilçe teşkilatını kuran adamlardan biriyle sohbet ediyorduk bir gün. çok dürüst, efendi bir adamdı. eski bir kızarkadaşımın (hali vakti yerinde bir aile) yazlık evlerinde evin ve bahçenin bakımını filan yapan bir adamdı.
adamın koyu akp'li olduğunu kızarkadaşımdan öğrenmiştim. tabii ki bizi koyduğu profil belliydi yine, cehape zihniyeti gezici filan.
konu siyasete çekilmeye başlandıkça "ama özgürlükler?" filan argümanlarına hiiiç girmeden direkt şunu söyledim:
- beyefendi (rte'ye bu şekilde hitap etmeyi severler) geldiğinden beridir çok iyi işler yaptı. helal olsun. biz zaten ailece özalcıyız.
adamcağız şaşkınlığını gizleyemedi. "evet kem küm" filan derken devdıbını getirdim:
- şimdi hani yolsuzluk filan diyorlar ya? (17-25 aralık'tan bir sonraki yaz gerçekleşiyor) mümkündür, ama beyefendinin böyle birşeye izin vereceğine inanmıyorum. bakın unakıtan'ın yolsuzluk yaptığı ortaya çıkınca nasıl da partiden uzaklaştırdılar?
adamcağız yine "doğru diyorsun" filan demeye başladı. dediklerim aklına yatmaya başladıkça ben de aldım gazı yürüdüm:
- ama kılavuzları karga. egemen bağış mesela. şahsen ailece tanırız amerika'dan (külliyen yalan hehe), üçkağıtçının tekidir.
biraz kafayı sağa eğip yere baktıktan sonra yavaşça ağzından çıkardı: "onu ben de sevemedim hiç".
hop! gol.
- yaaa. onu da uzaklaştırdı işte. geri kalanıyla birlikte. belli ki birşey var. ha, bir de o jöleli yok mu şimdi? asıl karga o. neydi adı, hani şu televizyonlara filan çıkıp konuşan, eski sunucu, gazeteci... en tehlikelisi o, ekonomiyle ilgili birşeyler sallıyor, zihinleri zehirliyor.
adam buna karşılık "yiğit bulut mu? şovmen yahu. " dedi.
hop! bir gol daha.
kısaca, çok bol keseden sallamaya gerek yok. herkes duymak istediğini algılar. bebeğe ilaç verirken mamasına karıştırmak gibi. başka türlü mesajı iletemezsin, yutmazlar. bazı şeyleri kendi kendilerine itiraf etmelerini ve kendilerine projekte etmelerini sağlayacaksın.
Spincrus teşekkürler ' tam olarak yaptığımı yazıya geçirdiği için