Lunaparkta geçirdiğimiz günü hiç unutmuyorum. Korku tüneline girdik, dönme dolap makas dene şey vs. Ama hala ne elinden tutabiliyorum nede ona hala aşkımı itiraf edebiliyorum. Korku tünelin de bana korkup sarılmasını bekledim, ama aksine içerde gülmekten çatlamıştı ruh hastası. Ama en son Gondol'a binmiştik. Gondol nedir hemen hemen hepimiz biliyoruzdur. Gondol demişken, Venedik'de olan aşk gondollarından bahsetmiyorum.
Bilmiyenler için Lunaparkda ki Gondollar:
http://www.guneslunapark.com/images/gondol/8a.jpg
Neyse hiç birinde korkmayan hatun, en sonunda gondol'da korkup bana sıkı sıkıya sarılmasına vesile oldu. Ama keşke ona binmeseydik hala derim, yüzü sap sarı kesilmişti. Kulağıma dayanarak lütfen durdursunlar demişti. Bende hemen bağırarak hocam durdurun dedim tabi ilkin de duymadılar 2-3 bağırışımın sonunda sesimi duyurmayı başardım. indiğimizde başı dönüyordu, bir banka varana kadar tutarak zütürdüm onu düşmesin diye. Oturduk banka, ben ona bakıyorum renki iyice değişmişti. Bi 5-10 saniye eğildi ve kusmaya başladı. Kusması bitince tekrar doğrultup oturttum onu, ağzını silmesi ve çalkalaması için peçeteyle su aldım geldim hemen. Kusuktan bi 3-5 dakka sonra renki düzelmeye başlamıştı. Omzuma kafasını yaslayarak çok özür dilerim Kutsal dedi.
Bende espirisine çek kafanı şimdi benim üstüme de kusarsın dedim. Öyle diyince iyice utandı, kafasını kaldırarak istiyerek olmadı yaa ama dedi, bende gülmeye başladım hadi yat yat dedim. Bacaklarıma kafasını yaslayıp uzandı orada, resmen kalbim gümleyecek heyecandan amk. istemsizce de olsa malafat kalkıyor o anda, beynimi başka yerlere adepte ettim ki o halimi görmesin diye.
Neyse yarım saat bi öyle kaldık. Tam kendine gelmişti, istersen eve gidelim, halin yoksa dedim. Oda hayır gitmek istemiyorum dedi.