yazdıklarımdan daha ayrıntılı okumak istersen tavsiye ederim ::
http://www.yusufsemmak.co...hadis_inkarciligi_fitnesi _
Kim Kur'an'a aykırı bir rivayeti reddederse, o sünneti/Peygamberi inkar etmez, o Peygamber'i Kur'an'a muhalefetten tenzih eder, Peygambere iman ettiğinin, peygamberin hakikat dışında, din adına konuşmadığına inanmanın delilidir.
imam Ebu Hanife: Kur'an'a aykırı düşen her sözü REDDEDERiM!
Allah'ın Rasûlü (a.s.) Allah'ın Kitab'ına muhalefet etmez!
Allah'ın Kitab'ına muhalefet eden de, Allah'ın Rasûlü (a.s.) olamaz!
Kur’an’a aykırı düşen bir hadisi rivayet eden birini reddetmem ya da yalanlamam, Rasulullah’ı reddetmem ya da yalanlamam anldıbına gelmez. Peygamber'den (a.s.) Kur'an'a muhalif hadis rivayet edeni red, Peygamber'i (a.s.) red ve onu yalanlama değildir! Bu ancak Peygamber'den (a.s.) batıl rivayet eden kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir. Suçlama varsa eğer, Resul için değil, o haberi nakleden için geçerlidir. Resul’ün dile getirdiği her sözün, biz işitmiş ya da işitmemiş olalım, başımız ve gözümüz üstünde yeri vardır. Biz onlara inanır ve onun tarafından söylendiğine şahitlik ederiz.
Ve yine şehadet ederiz ki, O (a.s.) Allah'ın nehyettiği bir şeyi asla emretmez! Allah'ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah'ın tavsif ettiği bir şeyi, başka şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki, O (a.s.) bütün işlerinde Allah'a muvafıktır. Bidat olacak bir şey yapmamış ve Allah'ın sözüne bir şey katmamıştır. Zorlayıcılardan olmamıştır. Bu yüzden Allah; "Kim Rasûle (a.s.) itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. (Nisâ: 4/80)" buyurmuştur?
Şayet Peygamber (a.s.) Kur'an'a muhalefet etse ve Allah'a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala: "Eğer, Peygamber (a.s.) bize karşı olarak Kur'an'a bazı sözler katmış olsa idi, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını keserdik de hiçbiriniz de ona yardımcı olamazdınız? (Hâkka: 44-47. Ayetler)" kavline uygun olarak onu kuvvetle yakalardı ve şah damarını keserdi. Eğer bir kimse, "Peygamber’in (a.s.) her söylediğine inanıyorum, çünkü Nebî (a.s.) hakkın dışında konuşmaz ve Kur'an'a muhalefet etmez?” derse, bu onun Peygamber'e (a.s.) inandığını ve Peygamber'i (a.s.) Kur'an'a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir.
- imam-ı Azam Ebu Hanife -
(Ebû Hanîfe, el-Alim ve'l-Müteallim, 26-27.)
Ayetler öncesiyle sonrasıyla ve bir bütün olarak değerlendirilmediği zaman hataya hatta Allah korusun küfre bile zütürür. Namaza yaklaşmayın ayeti başındaki sarhoşken ibaresi olmadan okunup Kur'an da namaz kılmayın yazıyor denmesi gibi mesela. Aslında bu konuda bir çok bilgi var hadislerin neye göre güvenilir neye göre daha az güvenilir olduğuyla ilgili araştırabilirsin. Basit bir sıralama ile aslında konuya kısmen cevap bulunabilir. Kur'an-ı Kerimi en iyi anlayan Peygamber Efendimiz (s.a.v)'dir. Onu en iyi anlayan ise ona en yakın zamanda bulunan sahabe efendilerimizdir. Muhaddisler müçtehitler ise bizim her şeye kafa yorup beş dakika önce siyaset sonra magazin sonra din sonra hadis yorumu sonra ayetten mana çıkarmaca ile uğraşan değil tüm kabiliyet ve istidadını Kur'an-ı Kerim'i anlamaya ve Allah'ın rızasını kazanmaya hasretmiş kişilerdir. Hadisi reddeden birisi bir sonraki aşamada tefsir yazanları sonra müçtehidleri evliyaları asfiyaları reddeder yalnızca kısa ilmiyle ve arapça dahi bilmeden arapçanın incelik ve kurallarını bilmeden yarım yamalak mealiyle ve yarım yamalak bilgileriyle ben Kur'an ayetlerinden şunu anlıyorum bunu anlıyorum demeye başlar. Sözlerim sana kötü gelmesin yanlış birşey dediysem de özür dilerim fakat sana şu örneği vereyim bir hasta hakkında bin tane mühendisin raporu değil bir tane doktorun raporu geçerli olur çünkü onun alanıdır bu konu çünkü bu adam bunun ilmini almıştır ve o konuda yorum yapabilecek rapor yazabilecek seviyeye gelmiştir. Şimdi biz gelmiş geçmiş milyonlarca din alimini -ki bunlar hadis ve ayet ile hüküm vermişler- yok sayıp ben bilirim dersek en büyük hatayı yaparız.
Öncelikle, şu konuda anlaşalım; eğer maksadınız uydurma hadislere tepki ise, "aramızda fikir ayrılığı yok" kabul edelim ve her türlü şeytani vesveseyi bir kenara bırakıp, Kur’an ve Sünnet’e sımsıkı sarılalım. Uydurma hadislere bu denli tepkili olmanız güzel. Uydurma hadislere karşı olma noktasında belki ben, sizden daha hassasımdır. Ama sadece uydurma hadislere! Sizin inkâr ederek "uydurma" damgası vurduğunuz Sahih Hadislere değil!
Birisi bir Hadis söylediği zaman, hemen ondan kaynak isteyelim… Senedi muttasıl mı, munkatı' mı araştıralım. O Hadisin anlamı, açıklaması nedir, muhaddislerin temel eserlerine ulaşıp okuyup anlamaya çalışalım… Zaten muhaddisler tüm rivâyetlerin sahih’ini, zayıf’ını ve uydurmasını ayıklamıştır ve kıyamete kadar da bu konularda yetişmiş alimler çalışmalara devam edeceklerdir. Ama hiçbir alim çıkıp da Buhâri’ye, Müslim’e karşı ileri geri konuşmaz. Ancak ilimden anlamayanlar, Kur’an ve Sünnet’ten haberi olmayanlar bunu yapar! Bu sözler, imam Buhâri ve imam Müslim'in, hâşâ, putlaştırıldığı ve sözlerine karşı gelinmediği şeklinde anlaşılmamalıdır. islam uleması, asırlardan bugüne, bu iki Hadis kitabında uydurma Hadis olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Bu nedenle de, bu iki esere "sahihayn" ismini vermişlerdir. Alimlerin bu konudaki ittifakı ortada iken, cahillerin kalkıp da imam Buhâri aleyhinde atıp tutmasına cahillerden başka kim itibar edebilir ki? Bunu cahillerden başka kim yapabilir?