/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +3 -3
    Lise ikideyim, okuldan çıkıp servisin ön koltuğunu kapmak için son dersin çıkışa 5 dk kalmasına hazırlanır ve kapıdan ilk çıkan ben olurdum. insanlara çarpa çarpa koşardım. Bide çekilin uçağım kaçacak diye bağırırdım. Arasıra ambulans sesi de işe yarardı. Ön koltuğa otururdum ama nefes nefese ve kan ter içinde fakat çok mutlu olurdum. içimden ‘Ulan terledim ama olsun bugün yine ben galip geldim’ diyordum. Açlıktan şoförün sağ kolunu kemirecek gibi olurdum evin önüne yanaşırdı ve şoför amca da ben de rahat nefes alırdık. Yine böyle bir gündü…
    Annem komşulara gitmiş evde ananem vardı. Kıyamam bana bir şeyler hazırladı ve her zamanki ilk sorusu ‘bugün kaç tane 5 aldın’. Garibim her gün sınav oluyoruz sanıyor. Diğer kardeşim de futbol antrenmanından geldiğinde ilk sorusu ‘kaç gol attın’.Timurhan ise anane 3 sıfır yenildik diyor o hala golleri sen mi attın diye sorardı.
    Böyle bir tonton anane düşünün işte. Yemeğimi yedim odama çekildim 1 saat geçmedi. Ananem geldi ‘Serkanım benim nefesim daralıyor. içimde bir sıkıntı var sıcak bastırıyor’ dedi. Bende başımdan savmak için bi abdest al geçer anane dedim. Sessizce çıktı odamdan ve tüm gün kanepede öylece sessizce geceyi bekledi. Annem uyumuştu babam evde değildi. Polis olduğundan gece nöbetindeydi. Bende ödevlerimi yaptım, birazda öss soruları çözdükten sonra uyumak için yatağıma uzandım ama uyuyamıyorum. Bir türlü gözüme uyku girmiyor, bir sağa bir sola dönüyorum. Oflayarak kalktım ve odamdan çıkar çıkmaz gördüğüme inanamadım.
    Ananem yerde sürünüyor ve bir şeyler demeye çalışıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Avazım çıktığı kadar anneeeeeeee yetiş ananem kalp krizi geçiriyor. Arabamız var ve annemin ehliyeti de var fakat anahtar babamda kalmıştı işe giderken. Ben evden çıkıp hemen komşumuzun kapısı yumrukladım Mustafa abi Allah razı olsun uyumamış ayaktaydı. Ben nasıl oldu anlamadım ama o zayıflığımla ananemi sırtıma aldım ve asansörle aşağıya indirdim arkamızdan Mustafa abi geldi ve arabaya bindik. Ananem ön koltukta, dişleri kenetlenmiş zor nefes alıyordu. Annem ve ben arka koltuktayız. Annem sürekli ağlıyor ve dua ediyordu. Ben ise bir elim ananemin elinde bir elim rahat nefes alsın diye ananemin ağzında ve sanki parmaklarım kopacaktı. Tam hastaneye geldik derken sol elimde bir buz parçası sanki. Evet, ananemin elleri buz gibi olmuştu. Sesimi çıkarmadan çığlıklar attım, öldü diyemedim. Acile geldiğimiz gibi sedye ile içeri aldılar. Ben öldüğünü biliyordum. Sessizce bekliyorum dışarıda fakat annemin halini anlatmayacağım. Doktorlar 20 dk sonra geldi ve kurtuldu dediler. Önce kalbi durmuş, elektro şok ile tekrar Rabbim onu bize bağışladı.
    Aradan 7 sene geçti ve ananeme her sarıldığımda ölümü en yakın haliyle hatırlıyorum.
    Ölümü hatırlamak için bir ananeye ihtiyacım olmamalı. Ölümü her an hatırlamalıyım ve ona göre yaşamalıyım. Ecel birdir değişmez. Van depreminde görmediniz mi? Yeni doğan çocuğa yıllar sonraki planlarını çizerken, tatil için rezervasyonlar yapılırken, evde yeni alınmış bir plazma tv çizilmesin diye gözü gibi bakarken, yeni aldığı arabayı 3 sene sonra değiştirim hesaplarına girerken ölümü sadece yataktaki kanser hastasına ve yaşlı insanlara yakıştırmadık mı?Ölüm herkese aynı yakınlıkta değil mi? Depremde yaşlı, genç, bebek hepsi gitmedi mi?
    Hz. Ömer ( r.a.) halifelik görevini aldıktan sonra kendi parasıyla bir adam tutmuştu. Bu adamın görevi her gün, günün belirli saatlerinde Hz. Ömer' in yanına gelerek ona; " ya Ömer Allah' tan kork, ölüm var !." demekti. Bu durum günlerce, aylarca, hatta yıllarca devam etti..

    Bir gün Hz. Ömer (r.a.) aynaya bakarken saç ve sakalının ağardığını gördü. Günün muayyen zamanlarında karşısına geçerek kendisine ölümü hatırlatan ve bu görev karşılığında Hz. Ömer (r.a.)' dan para alan görevliyi yanına çağırdı. Hz. Ömer (r.a.) artık bundan böyle adamın görevine son vereceğini söyleyince adam Hz. ÖMER' e " YA ÖMER BU GÜZEL ADETiNDEN VAZ MI GEÇTiN ?" diye sordu..
    Adaleti, cesareti ve devlet yönetimindeki üstün başarısı ile meşhur olan ve islam tarihine adalet örneği olarak geçen II. Halife Hz. Ömer (r.a.) bu soru karşısında adama şu manidar cevabı verdi:
    " Şimdiye kadar gençtim, saç ve sakalım ağarmamıştı. Doğru yoldan ayrılmamam için her gün bana ölümü hatırlatacak, Allah' tan korkmamı tavsiye edecek birine ihtiyacım vardı. Ancak bugün aynaya baktığımda saç ve sakalımın ağardığını gördüm. işte ağaran saç ve sakalım bana ölümün habercisi olarak yeter. Sen bana ölümü günün muayyen saatlerinde hatırlatıyordun, bunlar ise her zaman hatırlatıyorlar."
    Peki, bize ölümü hatırlatmayan gençliğimize neden bu kadar çok güveniyoruz.
    Servisin ön koltuğuna oturmak için planlar yapan ben acaba ne kadar hesap gününe planlar yapıyor muyum? Kendimi uyanık sanırdım. Asıl uyanık olmak 5 dklık değil sonsuzluğa plan yapmak değil mi?
    ···
   tümünü göster