-
1.
+5
Michael De Bakey ve Araba Tamircisi
Dünyanın en ünlü kalp doktoru Michael De Bakey’ in arabası bozulmuş, arabasını tamire zütürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış veDr.Michael De Bakey’ e dönerek; ‘Size bir şey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?’ diye sormuş. Bunun üzerine Dr. Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş; ‘Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesene!
Albert Einstein ve Şoförü
Ünlü fizik profesörü Albert Einstein bir gün arabasıyla bir konferansa gider. Şoförüyle konuşmaktadır ve şoförü: -Siz hep konferanslarda aynı şeyleri söylüyorsunuz dikkat ettim de; ben bile hepsini ezberledim, sizin yerinize dahi konuşabilirim. --O halde bu konuşmayı benim yerime sen yap. Nasıl olsa gittiğimiz konferansta beni sima olarak tanımıyorlar. -Bu konuşmadan sonra şoföre bir cesaret gelir ve Einstein’ın yerine kürsüde konuşma yapar. Einstein da en arka sıraya geçer ve onu dinler. Şoförü, dediği gibi konuşmasını aynen Einstein gibi yapar, virgülünü dahi atlamadan. Sonra dinleyiciler kürsüdeki sahte Einstein'a sorular sormaya başlarlar. Şoför, hepsini bir şekilde cevaplar, Ancak son gelen soruda afallayıp kalır. Sonunda kıvrak zekasını kullanarak: --Yani, öyle kolay bir soru sordunuz ki bu soruyu benim cevaplamama bile gerek yok; şoförüm dahi bu sualin yanıtı bilebilir. Eliyle Einsten'i işaret eder ve Einstein’da gülümseyerek şoförünün kıvrak zekasını takdir edermişçesine soruyu tüm açıklığıyla cevaplar.
Diyojen ve Zengin Adam
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa; ‘Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem’ der. Bu sözün üzerine Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde; ‘Ben çekilirim.’ der.
Süleyman Demirel ve Azericenin Azizliği
Süleyman Demirel’in onuruna Bakü’ de gece görkemli bir yemek veren Haydar Aliyev, Demirel için ne kadar övgüye değer söz varsa hepsini söyler. Bu övgü dolu sözlerinin içinde Haydar Aliyev, Demirel için “pekekent” sözcüğünü çok sık vurgular, Azeri dilinde pekekent sözcüğünün kelime anlamı “başarılı yetenekli anlamındadır”. Böylesi görkemli yemekte Haydar Aliyev Süleyman gardaşım dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı siyasi pezevenği der, kadehimi de değerli pekekent gardaşımın ve heyetinin onuruna kaldırıyorum,diye yudumlar.. Bu sözler Demirel ve heyetinde bulunan siyasiler, gazeteciler arasında Türk heyetinde büyük gülüşmelere neden olur. Haydar Aliyev den sonra konuşma sırası Demirel’e gelir, Demirel de devlet erkanına yakışır diplomasi bir dille konuşmasını yapar ama aklı Haydar Aliyev’in kendisini dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli büyük pekekentlerinden sözüne takılır; Demirel kendine münhasır espri yeteneğiyle Haydar Aliyev’e döner “sen de az pekekent değilsin” der.
Zeki Müren ve Sana Yağı
Zeki Müren bir gün televizyonda yemek progrdıbının davetlisidir. Orada bir yemeğin tadına bakar ve aşçıya sorar: -Siz bu yemeğin içine ne koydunuz? Çok güzel olmuş gerçekten. Aşçı da cevap verir: -"Sana" koydum.(Sana bildiğimiz gibi margarin) Zeki Müren bu cevabın üzerine bozulur ama pek belli etmeden o unutulmaz cevabı verir: - Yaa! demek öyle. Öyleyse ben de buradan Türkiye'deki diğer bütün ustalara söyleyeyim de onlar da "sana" koysun.