+1
"Neyse ki bizim yakada değil." dedi Serdar. Sonra başka habere geçince, ofisindeki küçük televizyonu kapattı.
"Ne olmuş?" diye içeri girdi arkadaşlarından biri.
"Karşıda, hani Boğaziçi'ne bir ek bina yapmışlardı ya,"
Arkadaşı boş boş baktı suratına. "Hatırlayamadım?"
"Ya, birkaç sene önce bina yaptılar sonra da neden yapıldığını söylemediler. Hatta hep ünlü Türk bilimcileri çalışıyormuş. Orası."
"Hee." dedi arkadaşı. "E, ne olmuş?"
"Bu sabah, insan görünümlü bir şey çıkmış oradan. içeridekileri, dışarıdakileri öldürmüş hep. Şimdiden bir sürü ölü varmış."
"Hadi be! Peki, neymiş bu?"
"Söylemedi muhabir, onlar da bilmiyor galiba. Yalnız, nerede olduğunu da bilmiyorlar."
"Valla, acıdım karşıdakilere. Ben orada olsam ve bu haberi duysam, çoluğu çocuğu eve toplar üç gün sokağa çıkmazdım." ikisi de güldü. "Neyse Serdar, ben kaçar görüşürüz." dedi ve ofisten ayrıldı. Serdar da işine döndü.
Akşam haberleri de bir o kadar ilginç ve vahimdi. insabot, öğleden birkaç saat sonra Boğaziçi Köprüsü civarlarında görülmüştü. Eş zamanlı olarak bölgenin farklı yerlerinde 19 ceset bulunmuştu. insabot'un köprü yakınlarında görülmesiyle civardaki polisler köprüye intikal etmişlerdi. Ardından insabot köprünün bir üst sokağında bulunmuştu. Sokak hemen kapatılıp, insabot'u etkisiz hale getirme çalışmaları başlamıştı. Ancak polisler insabot'u ne kadar yaralasalar da, bir türlü yenemiyorlardı. Oradaki kısa fakat vahşi çatışmanın ardından 7 polis kaybedilmişti. Ve insabot, iTÜ Koruluklarına kaçarken görüntülenmişti. Ardından kendisinden haber alınamamıştı