+3
olabilir, ben alıştım artık sıkıntı olmuyor çok
eliz'le sonunda belirli bir raddeye gelebildiğimize inanamıyorum. ben öyle hissediyorum en azından. çünkü bu kısımlara gelebileceğimizi hayal bile edemezdim.
o akşam yarım saat daha aynı konu üzerinden konuştuk. sonra snapleşmemiz bitti. o değil de ertesi gün aramızda nasıl bir sohbet olacak çok merak ediyorum.
ertesi gün sabahtan giyimime falan özen göstermem gerektiğini düşünmeme rağmen gram değişiklik yapmadan, her gün ne giyiyorsam giyip gittim. aramızda bir absürtlük olmasını bekliyordum ama eliz kapıda karşıladı beni.
o gün boyunca her yere beraber gitmemize mi şaşırsam, sınıftaki tekli sıraların sandalye kısımları karşılıklı olacak şekilde koyup yan yana yatmamızı mı yadırgasam bilemedim. o gün anladığım kadarıyla bir kadının elinde olduğunuzda değerinizle, sizi kaybederkenki değeriniz arasında büyük bir uçurum olduğudur. işte telefonumdaki bir fotoğraf nelere sebep oluyor...
kaderin cilvesi midir nedir bilemeyeceğim, aynı gün aysu'yla yazıştık 1-2 ay aradan sonra. insan gibi yazdım kıza, bir hayvanlık etmedim bu sefer yani...
ve yine o günün akşamı merve ile eliz facetime üzerinden bir konuşma yapmışlar. ertesi gün de okul nöbetçisi olacak ikisi, konuşmayı aklımda kaldığı kadarıyla aktarıyorum.
e: ya sence biz baknickime'yle fazla mı yakınız?
m: yani yakınsınız bayağı, dışarıdan öyle görünüyor. eğer niyetin yoksa söyle bence çocuğa da boştan yere ümitlenmesin tekrar.
e: ben arkadaş olarak görüyorum onu. hiç öyle düşünmemiştim zaten.
m: öyleyse konuş onunla, durumu söyle. çünkü yani bayağı yakınsınız, dışarıdan öyle görünüyor.
e: peki nasıl güveneyim ben ona?
m: hiç öyle düşünmeseydin bunu düşünmezdin eliz...
e: aaa neyse iyi geceler.
merve eliz'i mavi ekranıyla başbaşa bırkamış. eliz'in kafasının çok karışık olduğunu düşünüyorum şu sıralar. bakalım neler gelecek daha başımıza...