Bu arada arkadaşın yorumunu okuyunca söyleyesim geldi kız sarı saçlıydı. Ama gerçekte saçı kahverengi kızılımsı birşeymiş, sarıya boyatıyordu ilkokuldan beri. Ben bu başlığı her yıl 17 Nisan 'da açıcam, ekşi sözlüğe üye oldum orda da açıcam. Olayı anlatınca anlarsınız. Kızın babası benle tanışmak bile istemiyordu, anlamıyorum ya hayat nasıl bu kadar kötü olabilir diyordum, harika bir kız buluyorsun ama babası senle tanışmak bile istemiyor sırf türk olduğun için. Ben de onunla yemek yediğimiz günden sonra dinden baya kopmuştum. Fethullah gülen okullarında okuyordum bir de namaz diye üstüme geliyorlardı, iyice baymıştı. Hayat boğuyordu beni, onsuz olmak boğuyordu. Birgün ben okulda furkan knkam var, beni sevgilisiyle tanışmamı istedi. Uzun zamandır çıkıyorlarmış bir de knksıydım, anlamadım taa ki cafede otururken kızın arkadaşı gelip furkanın beni onla yalnız bırakmasına kadar. Bana iyilik yapmaya çalışıyordu. Biliyorum ama kırılmıştım ona, belki de bırakmalıydım bu macerayı, kafam çok karışıktı. Kızla konuştuktan sonra telini aldım, ayrıldıktan sonra aldığıma pişman oldum napıyorum diye, sonra konuşmuştum ama kendimi ihanet etmiş gibi hissediyordum, vallahi şuan bile allah belamı versin ben kızın arkasından iş çevirdim diye. Kızla buluşmadım ve başka hiç kimseyi istemiyordum, sadece onu istiyordum. Ona kargoyla Kürk Mantolu Madonna kitabının ingilizcesini göndermiştim. Ağlayarak iki kez okuduğunu söylemişti.
Bilmeyenler için Nazım Hikmet'in Türk bir adamın Maria isminde bir kadına aşık olması ve aşk hikayesini anlatıyor, bildiğin bizi temsil ediyordu. Neyse o türk kızı salmıştım güzeldi ama istemiyor gönül napçaksın, taa uzaktaki kızı burdakine tercih ediyordum, gönlümdeki yerini seviyordum onun, onun bir öpüşü bin kıza bedeldi. Hem sırf öpmeden de olur, onunla sarılarak uyusam, hatta hiç dokunmadan onun güzelliğini izlesem gene yeterdi.