Arkadaşlar sürekli bir dalga geçmeler tarz yaratmalar kendimizi beğendirme çabaları nereye kadar ? Küfür ederek adamlık gösterme, klavye delikanlıkları... ?? Biraz kendimize gelelim nerden gelip nereye gidiceğimizi hiçbirzaman unutmayalım diyerek crtl+v yapmaya başlıyorum
* ---
Edit One : Saçma küfürlü mizahlarınızı başka yerde yapın
Edit two : Kötülük olsun diye yazmıyoruz bunları
Edit three : Arkadaşlar sizdende yorumda bilgiler ve bilgilendirmeler bekliyorum ...
Edit Four : Üşengeçlik yapma kardeşim .. yaparsan kaybedersin..
Edit Five : Bir ergen olarak kendimize biz sahip olalım hormonlarımızın ezimetine kapılmayalım .
Edit Six : Kardeşimlerim sizdende yorumlar bekliyorum ...
Edit finally : Bu konuda bir başlık açmamın sebebi ben bilgilendim sizide bu bilgiden mahrum etmemktir.
Edit finally 2 : Güzel tepkiler alırsam böyle bilgilendirmeye devam edebilirim
---
•
Salâvat getirmek Allah'ın emri*
Salavât, salât'ın kelimesinin çoğulu ve tebrik, dua, istiğfar, rahmet gibi anlamlara geliyor. Kur'ân-ı Kerîm'de, Ahzâb Sûresi 56. ayette de Efendiler Efendisine (sas) salâvat getirmek açıkça emrediliyor. Yüce Allah bu âyet-i kerime de şöyle buyuruyor: "Allah ve melekleri, peygambere salâvat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salât edin ve samimiyetle selam verin"
Prof. Dr. Faruk Beşer'e göre, salavât Efendimiz'e olan saygının bir ifadesi. Ve Allah bu ayet-i kerime ile bize bu saygı ifadesini hez zaman söylememizi açık açık emrediyor. Beşer, bu nedenle Hazreti Peygamber'e salât getirmeyi mü'minlerin bir vazife addetmesi gerektiğini söylüyor. Mehmet Y. Şeker ise neden salâvat getirmemiz gerektiğinin izahını farklı bir pencereden yapıyor. Şeker, "Cenab-ı Allah bize, orucu, namazı ve pek çok ibadeti Kurân-ı Kerîm'de emreder ama bu ibadetlerin hiç birini kendisi yapmaz. Ancak, Ahzâb Sûresi 56. ayette Peygamber'e melekleriyle birlikte salât ve selamda bulunduğunu söyler sonra da kendi yaptığı bir şeyi kullarına da emreder. Bu yüzden Hazreti Peygambere (sas) salât edip selam vermeyi Yüce Allahın da yaptığını görüp hayatımızın merkezine koymalıyız" diyor.
Mehmet Y. Şeker, 'ın emrettiği bu ibadetin farz olup olmadığı konusuna da açıklık getiriyor: "Her mü'minin ömründe bir kez Peygamber'e salât ve selamda bulunması farzdır." Şeker, daha sonra şunları ilave ediyor: "O'nun adı anıldığında salât göndermek vacip olduğu, namazda salât okumanın Efendimiz'in (sas) sünneti olduğu konusunda âlimler ittifak etmiştir. Konuya dair çeşitli ihtilaflarda söz konusudur. Bazı âlimler, Allah Resulünün adının her anıldığında salâvat getirmenin vacip olduğunu, bazıları da Hz. Peygambe'in (sas) adının kaç defa anılırsa anılsın bir kez salâvat getirmenin vacip olduğunu söyler.
Prof. Dr. Faruk Beşer ve Mehmet Y. Şeker'e göre inananlar, nefsin bitmek tükenmek bilmeyen isteklerine karşı koyabilmek, Cenâb-ı Allah ile olan irtibatını sağlamlaştırabilmek için salâvatı dilden düşürmemeli. Kutlu Doğum bu alışkanlığı kazanmak için bir fırsat ama salâvat-ı şerîfeyi sadece bu kutlu zaman diliminde okumamalı, yılın her gününe yaymalıyız. Çünkü dünyamıza ve ahretimize katkıları saymakla bitmiyor.
---
•
Salavat-ı şerifelerden bazıları*
Elhamdülillâhi Rabbil âlemîn, vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhafazidin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.
Allâhümme salli alâ muhafazidin ve enzilhü'l- münzele'l-mukarrebe ındeke yevme'l- kıyâmeti.
Allâhümme salli alâ muhafazidin abdike ve rasûlike'n- nebiyyil ümmiyyi.
Allâhümme salli alâ muhafazidin kemâ hüve ehlühû, Allâhümme salli alâ muhafazidin kemâ tuhibbü ve terdâ lehû.
Allâhümme salli alâ seyyidinâ muhafazidin ve ala âli seyyidinâ muhafazidin vesellim.