+21
-8
Öncelikle bu başlık nasıl açılmaz.
Örnek alabileceğimiz en doğru kişi.
Güvenilir olması
Hz. Peygamber herşeyden önce "Emin" vasfını
taşıyn bir kişiydi. Kendisine güvenilen ve kendisinin de kendisinden emin olduğu insan idi (ibn Sa'd.l,156) islamın yayılması ve egemen olmasında, Peygamberimizin güvenilir oluşunun payı büyüktür. Kendisine güven duyulmayan bir insanın, etrafına bu kdar taraftar toplaması mümkün değildir. Hz. Peygamber bu özelliğiyle insanlara model olmuştur.
Sabırlı olması
Hz. Peygamber, karşılaştığı olayları anlamlandırmak ve doğru kararlar vererek hayatı yaşanılır kılmak konusunda önemli bir davranış modeli sergilemiştir. "Sabır" Ona göre sbır, karşılaşılan olaylara ilk tepki ile doğru orantılı olarak dvranış biçimidir. Rivayet edilen şu olay ve Peygamberimizin "sabır" ile ilgili açıklaması bu durumu anlamamızı kolaylaştıracaktır: Hz. Peygamber bir kabrin başında ağlamaklı olan bir kadına "Allahtan kork ve sabret" buyurduklarında , o kadın "Git başımdan, benim başıma gelen senin başına gelmedi" demiştir. Daha sonra kadına bu kişinin Hz. Peygamber olduğu hatırlatıldığında, kadın Hz. Peygamverin yanına gelerek kendisini tanımadığı için özür beyan etmiştir. Hz. Peygamber de ona: "Sabır, ancak musibetin ilk geldiği andadır" buyurmuştur (Buhari, Cenaiz,32,43). Sabırsızca davranışlar, genellikle üzerinde fazlaca düşünmeden, ani olarak gerçekleştiren ve çoğunlukla duygusallık içeren davranışlardır.
Zamanı iyi kullanması
Zamanı iyi kullnma konusunda da Peygamberimizin Kur'an-ı Kerim'deki ilkeleri hayatında nasıl etkin hale getirdiğinden söz etmek gerekir. Öncelikle bu konuda Kur'n-ı Kerim'in ne söylediğine bakalım. Kur'an-ı Kerim'de: "Şüphesiz güçlükle beraber kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar" (inşirah,94/5-8).
iştihare yapması
Peygamberimiz Hz. muhafazid (a.s) insnlara değer vermiş, "Müslümanların işleri aralarında danışma iledir" (Şura,42/38) esasını hayatında uygulamıştır. O, özellikle, uzmanlık alanı denilebilecek konularda insnların fikirlerine sygı göstermiş "Bilmiyorsnız bilenlere sorunuz" (Nahl,16/43) ayetindeki ilkeye göre hareket etmiştir.
Davasına bğlılığı
Hz. muhafazid (a.s),
Peygamberlikle görevlendirildiği ndn itibaren kendisini tamamıyla bu büyük görevine adamıştır. Hz. Peygamber'in smimiyeti, görev bilinci yetkisini belirleyen sınırlarla, durulması gereken yerde duruşu, onun davasına oln büyük inancın dışa vurumlarıdır. Hz. Peygmber'de davasına olan inanç, hiçbir kayda ve şarta yenik düşmeden hedefe yönelme son derece net idi. O, en şiddetli sıkıntıların hayatını kuşattığı anda, müşriklerin amcasını kendisine göndermesi ve bu işten vazgeçsin, ne isterse vereceğiz demeleri karşısında: "Canımı eli altında tutan o Allah'a yemin ederim ki, şu ilahi tebliğ vazifemi terk edeyim diye Güneş'i sağ elime, Ay'ı da sol elime verip bana bağışlasalar, onların bu dediklerini yapmam, Rabbim Allah bana yeter... " (ibn Hişam,l,265-266) sözleriyle karşılık vermiş ve davasına bağlılığını ortaya koymuştur.
insanlar arasında ayrım yapmaması
Peygamberimiz Hz. muhafazid (a.s), Ey muhafazid! Biz seni bütün insanlara ancak mücdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir... "(Sebe,34/28) ayetinde ve benzeri birçok ayette vurgulandığı gibi bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. Onun görevi, Allah'tan aldığı vahiyleri insanlara iletmekti. O, çğrısını insanlara iletmek için çeşitli toplntılar düzenlemiş, ayrıca her yerde ve her durumda tebliğini sürdürmüştür. O, bu çağrı görevini yürütürken insanlar arasında asla ayrım yapmamıştır. Zengin- fakir, siyah beyaz, kadın- erkek, hür-köle, vb. gibi ayrımlar onun davetini iletmede engelleyici unsunlar olmamıştır.
Adletli oluşu
Adalet, toplumun huzuru ve mutluluğu açısında çok önemli bir değerdir. Sevgilli Peygmberimiz de işlerinde adaleti esas almış, bu konuda zengin- fakir ayrımına gitmemiştir. Hz. muhafazid (a.s.) adaleti, insanlığın huzuru açısından en temel unsur olarak görmüştür. Hoşgörüsü Sevgili peygamberimizin hayatı, gerçekten de insanlara merhemet ve hoşgörü içerisinde geçmiştir. O, daha vahyi iletmesinin başlangıcında sert tepkilerle karşılaşmış, alaya alınmış ancak bütün bunlara rağmen kin duygusu beslememiş, hatta kendisini öldürmeyi planlayan kişileri bile affetmiştir. O, Uhud'da amcası Hz. Hamza'yı öldürten Hind ile öldüren vahşi'yi de affetmiş, "Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır" (Nahl,16/126) öğüdünün "sabretme" cihetiyle amel etmiştir. alıntıdır.