0
1- Ezanın sözleri Arapça’dır. Ama Arap’ın sözleri değildir. Onun nazmı ve lafzı yani dizilişi ve sözleri ashaptan Abdullah b. Zeyd’e, Hz. Ömer’e ve daha pek çok sahabeye (r. anhüm) Allah tarafından ilham edilmiş; Hz. Peygamberin onay ve tasdikleriyle kesinleşmiş, 1400 küsur senedir dilleri farklı bütün islâm ülkelerinde değişmeden, tartışılmadan “EZAN-I MUHAMMEDΔ olarak okunagelmiştir.
2- “Ezan-ı Muhammedî” olarak adlandırılmasında da ayrıca bir güzellik vardır. Arap kalkıp “Ezan-ı Arabî” yani Arap Ezanı demesin, Pakistanlı kalkıp “Ezan-ı Pakistanî” yani Pakistan Ezanı demesin, Müslüman Türk kalkıp “Ezan-ı Türkî” yani Türk Ezanı demesin ve herkes kendisine göre bir ezan çıkarmasın diye bütün Müslümanların peygamberi olan Hz. muhafazid (s.a.v)Efendimize isnaden “EZAN-I MUHAMMEDΔ denilmiştir.
3- Düşman istilasında kalan Müslüman topraklarında ilk yapılan şey ezanı men etmek olur. Çünkü ezan bir paroladır, Müslümanların hürriyet ve birlik alâmetidir. işte bu sebeptendir ki, “Ezan okuma, islâm dünyasında fetih ve zaferlerin vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Nitekim Mekke’nin fethinden beri ele geçirilen her beldede yapılan ilk uygulamalardan biri, fetih müjdesini her tarafa duyurmak için yüksek bir yerde ezan okumak olmuştur. Bâkî’nin meşhur Kânûnî Sultan Süleyman mersiyesindeki:
“Aldın hezar bütgedeyi mescid eyledin
Nakûs yerlerinde okuttun ezanları.”
beyti bu uygulamanın divan şiirine aksetmiş bir ifadesidir. Anlamı şududr:
Aldın binlerce puthaneyi mescid yaptın
Çan çalınan yerde okuttun ezanları.”
4- Ezanın görevini yapsın diye önceden çok teklifler geldi. Çan çalınsın, boru öttürülsün, ateş yakılsın denildi; ama bunların hiçbiri hüsn-ü kabul görmedi. Çünkü bunların hepsi beşerî idi. insa