/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
  1. 126.
    0
    1- Eza­nın söz­le­ri Arap­ça’dır. Ama Arap’ın söz­le­ri de­ğil­dir. Onun naz­mı ve laf­zı ya­ni di­zi­li­şi ve söz­le­ri as­hap­tan Ab­dul­lah b. Zeyd’e, Hz. Ömer’e ve da­ha pek çok sa­ha­be­ye (r. an­hüm) Al­lah ta­ra­fın­dan il­ham edil­miş; Hz. Pey­gam­be­rin onay ve tas­dik­le­riy­le ke­sin­leş­miş, 1400 kü­sur se­ne­dir dil­le­ri fark­lı bü­tün is­lâm ül­ke­le­rin­de de­ğiş­me­den, tar­tı­şıl­ma­dan “EZAN-I MU­HAM­ME­DΔ ola­rak oku­na­gel­miş­tir.

    2- “Ezan-ı Mu­ham­me­dî” ola­rak ad­lan­dı­rıl­ma­sın­da da ayrıca bir gü­zellik var­dır. Arap kal­kıp “Ezan-ı Ara­bî” ya­ni Arap Eza­nı de­me­sin, Pa­kis­tan­lı kal­kıp “Ezan-ı Pa­kis­ta­nî” ya­ni Pa­kis­tan Eza­nı de­me­sin, Müs­lü­man Türk kal­kıp “Ezan-ı Tür­kî” ya­ni Türk Eza­nı de­me­sin ve herkes kendisine göre bir ezan çıkarmasın di­ye bü­tün Müs­lü­man­la­rın peygamberi olan Hz. muhafazid (s.a.v)Efendimize isnaden “EZAN-I MU­HAM­ME­DΔ de­nil­miş­tir.

    3- Düş­man is­ti­la­sın­da ka­lan Müs­lü­man top­rak­la­rın­da ilk ya­pı­lan şey eza­nı men et­mek olur. Çün­kü ezan bir pa­ro­la­dır, Müs­lü­man­la­rın hür­ri­yet ve bir­lik alâ­me­ti­dir. iş­te bu se­bep­ten­dir ki, “Ezan oku­ma, is­lâm dün­ya­sın­da fe­tih ve za­fer­le­rin vaz­ge­çil­mez bir un­su­ru ol­muş­tur. Ni­te­kim Mek­ke’nin fet­hin­den be­ri ele ge­çi­ri­len her bel­de­de ya­pı­lan ilk uy­gu­la­ma­lar­dan bi­ri, fe­tih müj­de­si­ni her ta­ra­fa du­yur­mak için yük­sek bir yer­de ezan oku­mak ol­muş­tur. Bâ­kî’nin meş­hur Kâ­nû­nî Sul­tan Sü­ley­man mer­si­ye­sin­de­ki:

    “Al­dın he­zar büt­ge­de­yi mes­cid ey­le­din

    Na­kûs yer­le­rin­de okut­tun ezan­la­rı.”

    bey­ti bu uy­gu­la­ma­nın di­van şi­iri­ne ak­set­miş bir ifa­de­si­dir. Anlamı şududr:

    Aldın binlerce puthaneyi mescid yaptın

    Çan çalınan yerde okuttun ezanları.”

    4- Eza­nın gö­re­vi­ni yap­sın di­ye ön­ce­den çok tek­lif­ler gel­di. Çan ça­lın­sın, bo­ru öt­tü­rül­sün, ateş ya­kıl­sın de­nil­di; ama bun­la­rın hiç­bi­ri hüsn-ü ka­bul gör­me­di. Çün­kü bun­la­rın hep­si be­şe­rî idi. in­sa
    ···
   tümünü göster