Biliyomusunuz beyler kevserin gözleri gülünce uzak doğulu gibi yok oluyo. o kadar tatlı oluyoki...

k:teşekkür ederim yusuf ben senin için bişey getirmedim kusura bakma (ve o tatlı gülümsemesini yaptı)
b: sen geldin ya yeter kevser
k: ee nereye gidicez
b: benimle gel .

yürümeye başladık . sokaklardan geçerken onu kaybetme korkusuyla salakça bi laf ettim.

b: yüksek müsaadenizle bişey yapabilirmiyim hanfendi
k: ne yapıcaksın??

hafiften elimi uzattım ve ellerimiz birleşti . artık kimse ellerimizi ayıramaz der gibi sımsıkı kavramıştım elini . Canı acımış olacakki elinin elimin içinde kasıldığını farkettim ve elini daha gevşek tutmaya başladım. sonra gözlerine baktım , gülmezken görebilidğim gözlerine.. oda bana baktı ve

k: biraz sakin ol yusuf bi yere kaçtığım yok
b: canın acıdımı
k: biraz.

derdemez elini kaldırıp öptüm beyler . ilk defa bi kızı öpüyordum ve bu çok özeldi diğer herkes gibi dudaktan veya yanaktan değildi. sonra elini alnıma koydum ve sırıtarak
b: Sen hep burdasın, başımın tacısın kevser.
k: öyle olsun bakalım beyefendi .

bu arada bizim arkadaşın abisinin işlettiği kafeye gelimiştik. oradaki abiye bi selam çaktım ve kevserle beraber üst kata çıktık. Garsona siparişlerimizi verdik. Hiç unutmam o limonlu cheescake aldı bende profiterol. onunla yaşadığım herşey ilkti ve ben hiçbirini unutmayacaktım. ilerde çucuklarımıza belki torunlarımıza beraber anlatacaktık bunları. belki benim kafam karışırsa o düzeltirdi beni...