0
PART2
kaldı ki kuranda da evrendeki bazı fenomenlerden bahsedildikten sonra ( yıldızlar ve sonlarının gelmesi, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesi,... ) işte aklını kullananlar için nice apaçık deliller vardır. diye eklenir. yani işin özü şu hocam. evrende yüzde yüz kanıtlar daima olmustur. bazen doğaüstü mucizelerle bazen de doğanın bizati kendisi. ki bu deliller insana tanrının varlığından emin olmasını dolayısıyla imanı sağlar. ancak kuranın da dikkat çektiği üzere aklını işletenler yalnızca bu delilleri idrak edebilirler. aklını işletmeyenler musa devrindede vardı. aynı örnek verdiğin asa olayındaki gibi bunun apaçık bir delil oldugunu görmediler. aklını işletmeyenler bu devirde de var tıpkı evrendeki fenomenler üzerine derin derin düşünmeyip onların bir mucize oldugunu anlamayıp sadece bakıp gecenler gibi. işte bu iki insan da aklını işletmediği için bu delilleri dolayısıyla da allahın varlığını tam anlamaz. ama derindeki önyargılarından kurtulup; kabul, kabuk ve tabularını yıkıp, tarafsız ve gerçekten hakikati anlama amacıyla düşünür hareket edersek tanrının varlıgı ve imtahan dünyasının ne denli mantıklı bir ayar üzerine oldugunu anlayabilir her kimse diyorum. inanmayan ve müslüman tüm kardeşlerime naçizane bir önerim var. islamı değerlendirirken size " aklını kullanma şeyhine bağlan" diyen kafalardan uzak durmanız. akıl islam adına çok büyük bir ölçüttür . ki bu yüzden deliler ve meczuplar sorumlu değildir. bu tür konuları gündeminize alıp gerçekten hakikati anlamak için derinlerdeki önyargılarınızdan arınmış biçimde hareket ederseniz inanıyorum ki bana hak vereceksiniz. bitirirken çok sevdiğim bir felsefecinin şu sözleriyle sonlandırmak istiyorum. " doğaüstü mucize arayanlar doğanın mucizesini göremeyenlerdir."