/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 176.
    0
    5.güne karnı tok bi şekilde uyuyup rüyada ki rüyamda annemin yemekleriyle donatılmış masada yemek yerken uyanıyodum ve kendimi bizim fakirhanedeki örümceklerle farelerin kardeş kardeş yaşadığı küf kokan mutfağımızda yaşlı amcaya rüyamı anlatırken buluyorum çok sürmeden uyandım. gördüğüm neydiacaba diyerekten google amcaya sordum ve rüya içinde rüya görmek belli bi cefadan sıkıntıdan sonra hakkettiği başarıya ulaşma ve burası önemli rüya içinde rüya gördüyseniz büyük ihtimal o rüya gerçekleşirmiş. dedim vurdok bu gün senin günün koçum hiç bir şey engel olamaz bana deyip dün akşam haşladığım balık suyundan içtim. çok faydalıdır ha balık suyu. sonra elimde ne var ne yok hesaplamaya başladım; 4 tl,34 tane kuru üzüm 2 elma ve bir elma koçanı, pekmezim,dünden topladığım ısırgan otu ve kıymetlimiz efendimiz dolaptaki balık. dedim bu bana bu gün yeter bi ekmek alsam tmmdır.ama içimde öyle bi enerji vardı ki bide gördüğüm rüyayı arkama alarak sırrt çantama bir şişe çeşme suyu,10 tane kuru üzüm 1 elma ve dünden kalan çürük elma koçanıyla pıçağı çantaya attım. yarım litrelik su şişesinin yarısına balık suyu koydum belki işler yolunda giderse bi keyf yaparım die.tam çıkacakken saate baktım 10.24 ve kapı arkasındaki oltamın ipini sökerek attım kendimi dışarıya. sonra nerden aklıma geldiyse geri gidip dünkü balığın kılçığıyla yenilmeyen kısımlarınıda aldım ve kendimi giresunun yeşil gelinlik giyen dağlarına wurdum. yakşaşık bir buçuk saat aval aval gezdim. enerji kaybı ve yorulmadan başka hiç bir şey elime geçmedi. bende dinlenmek maksadıyla bi ağacın dıbına oturdum.mis gibi doğal hava ve her yer yem yeşildi. yalnız çok rahatsız edici bir şey vardı aq kargalar.bu güzel ortamın içine ediyorlardı. sonra aklıma midemi bulandıracak bi fikir geldi. dedim karga da olsa bunlar kuştur yani yenilir hiç affetmem açımla aç kargaymış kurgaymış farketmez. ayağa kalktım heyecanla bu binlerin çok zeki olduğunu okumuştum ve aynı zamanda parlak şeylere de zaafı olduğunu biliyordum. şöyle bir etrfı yokladım düşündüm taşındım ne yapmalıydım. öncelikle elma koçanıyla balık artıklarını yem olarak kullanacaktım ve binleri çekmek içinden bıçağın parlaklığından yararlanacaktım.ama bu tuzağı nereye nasıl kuracağımı daha bulamamıştım. etrafta biraz daha gezindim ve hemen hemen işimi görecek düz sayılabilecek bir kaya buldum. kayayı biraz zorlanarak(hatta kaldırmaya çalışırken arkamdan bach keman konçertosu çalıyodu)bu kayayı çalılıkların az ötesine zütürdüm ve altına bir odun kattım. odun ipe bağlı bu arada. kayanın altına da elmayla balık artıklarını attım ve bıçağıda yan yatırdım ki güneş vursunda dikkatini çeksin bu muallaklerin. neyse geçtim çalıların arkasına beklemeye başladım bu arada midem ibadet için zilleri çalıyordu bende her mümin gibi ibadetimi yerine getirmek için çantadaki elmaya uzandım.bi elimde elma bi elimde ip.elmayı her ısırışımda çıkan kırt sesiyle kargalrın gak sesi birbirine karşıyodu. derken tuzağıma doğru bir şey yaklaşıyodu. önce kestiremedim tavşan zannedip sevindim fakat tuzağımın içine girdiğinde hayal kırıklığına uğradım.bir sincaptı. hemde kahveringi ve bi gözleri vardı muallaknin görmeniz gerek.yok böyle bişi.ne kadar tatlıydı ya.kıyamadım elime emir verdim ipi çekte şunun pelti çıksın diye ama oç el emre itaat etti ve ben sadece gözlerimle sincabı izledim.bu sincap benim tuzağımda 1 2 dakika durdu ve burun kıvırarak gerisin geri az önce oturduğum ilerdeki ağacta olan oyuğa girdi.o sırada aklıma öyle bir binlik geldi ki kendimi tanıyamadım. derken bu sözde zeki olan muallak karga tuzagımın az ilersinde durdu. içeriye bakıyo ama bin girmiyo bi türlü. etrafını dolandı sonra üstüne kondu taşın. etrafa baktı. bende nefesimi tutmuş bekliyom. sonra bu bin tuttu ipi ağzıyla çekmeye.vay anasını dedim bine bak tuzağı yıkacak derken odun sağlam çıktıda bir şey olmadı Allah tan. sonra bu bin girdi tuzağıma kokladı falan geriye dönderdi kafasını ve göz göze geldik.yok böyle bir şey zumqiler. bana bi bakış attı sanırsın sirkanın elinden sözlüğünü alımışım. tabi bende nasıl bi muallak olduysam joker gibi T.Coşkun abimiz gibi muallakmsiyle karışık puşt gülüşü yapıp ipi çektim. sonuç ne oldu biliyormusunuz aynen şöyle oldu; bu anasını giptiğim odun harbiden sağlam çıktı ve bi türlü gelmedi kargada bana gülen gözleriyle bakıp hiç istifini bozmadan yavaş yavaş gözlerimin önünde balğın kıçığını aldı ve hiç acele etmeden tuzağın dışına çıkıp uçtu.ve uçarken bana bi bakış attı. nasıl bi baktıysa kulaklarımla duydum aq.ey yavrum ey sen kendini akıllı zanneden binlerden bile gerzeksin diye kulağım çınladı.aq bütün hevesim içimde kaldı karga bile bana taşak geçiyordu ve açım anasını satim hemde it gibi. sinirli sinirli gittim oç tuzağa baktım. kaya o kadar baskı uygulamış ki odun parçası toprağa girmiş. hemen zihnimin kuytu köşesine not aldım bunu. başarısızlığın getirdiği öfkeyi açlıkla büyütünce oduna tekme attım ve uçtu. odun parçası uçarken ayağımda bi karıncalanma hissettim sanki messinin 90 a taktığı ayak benim kiydi öle sevindim derken ayağım inlemeye başladı bende bastım çığlığı.oç karga bunu yanına bırakırsam en adi serkan olim. başarısızlık açlık ve topal ayağımla beraber sincabın ağacının olduğu yere çöktüm. böyle mal mal bakarken o oç karga gelmeden önceki fikir geçti aklımdan.bi yerde görmüştüm bu sincaplar fındık ceviz palamut artık ne bulduysalar yuvasında biriktirler hatta bazen gömerler ve gömü yerini unuturlar. dedim bu bizim sincapta fındık depolamasın. sonra ayağa kalktım sızlayan ayağımla sincabın yuvasını gözüme kestirdim.ipi katlayıp ağaca doladım ve destek alarak yukarı doğru tırmandım. ayağım hala acıyordu aq.şöyle içeriye selam verdim. gavurlar Allah ın seldıbını almadı bende kafirdir deyip bana helaldir deyip bunların yuvaya elimi daldırdım. anasını satayım sanki 40 haramiler burada yaşıyoda bende hazinelerini bulmuştım. koca kovuğu fındık ambarı yapmıştı bu kafirler bende daldırdım elimi yaklaşık 10 avuç aldım. normalde hepisini alırdım ama acıdım aq belki ailesi çoluk çocuğu vardır deyip fazla almadım ve aldığımın karşılığı olarak su şişesinin yarını kestim ve içi dolu su ile hemen yanında ki dala sıkıştırdım. adamlara suyu getirmiştim medeniyet getirmiştim. yağmur yağdığında yeniden dolardı ve kuşlarda içerdi. kendimi geyikli baba gibi hissettim bir an ve yola koyuldum topallaya topallaya
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster