neyse geldik otogara. otobüsün başında yakıyor söndürüyor sigaraları. muavin geldi diğer yolcuların bagajları falan attı. en son artık kalkıyoruz falan diyor muavin, bu hala içiyor. hadi ferhat dedim. tamam dedi hızlı hızlı körüklüyor. lan şoför koltuktan kalktı aşağı indi. 'kardeşim hadi geç kalacağız millet senin zıkkımlanmanı mı bekleyecek' küçük süper mario'dan fırlama bi herif. bir de cık cık çekiyor. ne oluyor dememe kalmadan ferhat boğazına yapışıp dayamaz mı otobüse. ayakları yerden kesildi resmen mario'nun . lan ayırmaya çalışıyorum ama yok. kenetlenmiş resmen . ferhat diyorum gardaşım diyorum. dinlemiyor. ortalık iyice karıştı. ağzımıza sıçacaklar orda belli yani. sopalar çıktı . bunlar debeleniyor yerlere düştük toz duman derken. güzel temiz bi dayak yedi ferhat. adamın da ağız burun dağılmış kravat terse dönmüş her yeri kan . bizimkinin de kafa kanıyor. neyse devamında bilet yandı aga. biz polis molis uğraşa uğraşa. en son gece 2 gibi çıkabildik karakoldan. artık ben bırakacağım bu ferhat'ı dayımın yanına. karar verdim o marioyu eline alışından. serseri mayın çünkü belli ya birinin hayatını gibecek ya da kendinin. bunun bi uzaklaşması lazım buralardan.