Tekrar yüzüstü yatırdım songül u çavuşa tam teçhizat giy emrini verdim ve hücum yeleğini giydirdim mağaraya yaklaştım ve ileri geri durmadan sanki vitesi takılı kalmış kamyon gibiydim songül ellerini boynuma doladı ve beni öpmeye başladı boynuma kondurdugu bi öpücük benim hızımı daha çok arttırıyordu en sonunda çavuş mühimmatı bosaltmisti sanki üzerimden büyük bi yuk kalkmış gibiydi çıkardım çavuşu ardından hücum yeleğini bizim çavuş kıpkırmızı olmuş sanki içerde yangın var mk nitekim öyleydi birazda icerinin sıcaklığına alisan insan bir daha hiç o ateşin başından kalkmak istemiyordu. Songül ise tatmin olmus bi şekilde bana bakiyodu ama bi sorunu vardı bana hala tebessüm ediyordu noldu diye sordum sen hani daha önce çarpışmamıştın dedi bende güldüm nerden anladın noldu dedim yani anlamamak aptallık olur ellerini ve dilin ile ne yapman gerektiğini çok iyi biliyosun dedi hunharca güldüm . Bi yarim saat kadar çıplak bi sekilde yan yana yattık arada yine öpüyordum ama çavuşun hiç dermanı kalmamıştı bende pek üstüne gitmedim. Kalktık ve giyinmeye başladık sütyeninin askisini asarken bile arada öpüyordum ve ayaklarini sıkıyordu nihai zaferime ulaşmıştım