0
çaycının anlattıkları bir bakıma içimi soğutmuştu, lakin hala acıyan bir yanım varsa bu muhtarın kızından ötürüydü. gerçekten çok narin, yumuşak huylu ve sevecen bir kız,iş namusuna ve iffetine gelince nasıl aslan kesilebiliyormuş tekrar tecrübe ettim. palaların ne sebeple mustafanın leşine sahip çıktıkları kafamda soru işareti yaratmıştı. boşver dedim leşleri gömecek adamlar, üstüne leş sinmiş olanlardır ancak. herkes muamele ettiği gibi muamele görür şu hayatta. elbette palaların bir menfaati olmalıydı,bu deyyusun toprak olmaya ramak kalmış leşinden.bu tip adamlara takun derman desen gider ıssız adaya , uçsuz bucaksız çöllere sıçarlar. peşlerinde komiser kolombo oynayacak halim yoktu ancak dediğim gibi, yüreğimi sızlatan bir musibete sebep olmaları beni düşünmeye, irdelemeye sevk ediyordu.
düşünce çok farklı bir nimet, zorladıkça sınırların açılır ve bir süre sonra ciddi anlamda kapasiteni artmış olarak bulursun. gündelik hayatında pek önemsemediğin olaylar çağrışımlara yol açar zihninde.bu düşünceler bazen uyutmaz seni günlerce ve harap eder, bazen ise o uykusuzluğun bedelini zerresine kadar sana takdim eder.ne olacak yani düşününce ? deme, bir çözüme ulaşabilir misin, çözebildin mi aralarındaki irtibatı yahut en güzel çağında kodese tıkılacak olan bir masumun acılarını ? bunu hiç deme... insan neden yalnızlıktan korkar bilir misin ? çünkü sorularıyla başbaşa kaldığı anlardır bu yalnızlık dilimleri. normal hayatında her soruyu bir muhattabına yöneltirsin, tatmin etsin yahut etmesin cevaplar alırsın. derdini paylaşır, kafanda çözemediğin ve vicdanında leke bırakmış olayları uzun uzun anlatırsın karşındakine.tek beklediğin ise onaylanmaktır. kendi vicdanını başkasının onayı ile temizlersin. bazen inanmasan ,haksız olsan bile meseleleri öyle bir anlatırsın ki,lehine dönsün diye ; ruhunun sırtına yapışmış bir kamburdan kurtulmaktır tek amacın...