0
kişisel olarak buna saygı duyarım, bu durum tüm bu gerçekleşen felaketleri gayet iyi açıklar.
Ben yobaz olmamak için, böyle körü körüne, amaçsızca ve düşünmeden tüm bu şeylerin özgüvensiz bir baba figürünün, üstelik dünyayı hiç takmayan bir baba figürünün elinde olduğuna inanlardan olmak istemediğim için düşündüm… Çevremi incelemeye başladım ve tapacak başka bir şeyler aradım, tamamen güvenebileceğim bir şey… Ve o an, aniden Güneş’i düşündüm! Bir gecede, Güneş’e tapan biri oldum. Tabi o gecede değil, güneşi gece göremezsiniz, ama o sabah ilk iş ben bir güneşe tapan oldum.
Bunun için bir kaç nedenim var. Öncelikle Güneş’i görebilirsiniz. Yani diğer tanrılar gibi değildir, Güneş’i gerçekten görebilirsiniz. Eh haliyle bir şeyi görmek bendeki güvenilirliğini baya bir arttırıyor. Her gün güneşi görüyorum ve o bana ihtiyacım olan her şeyi veriyor: ısı, ışık, yemek, çiçekler, ayrıca bir de cilt kanseri, ama bir de şu yönden düşünün ; en azından biz insanları sadece bizimle aynı fikirde değiller diye bir yere atıp, yakmıyoruz!
Güneşe tapmak aslında gerçekten basit bir şeydir. Gizemler yok, mucizeler yok, kimse sizden para falan istemez, şarkılar ezberlemeniz gerekmez, ve haftada bir toplanıp kıyafetlerimizi yarıştırdığımız kutsal binalarımız yoktur. Ve en iyi yanı nedir biliyor musunuz? Güneş size hiç bir zaman kötü biri olduğunuzu, kurtarılmanız gerektiğini falan söylemez, bana her zaman iyi davranır. Sonuç olarak ben Güneş’e tapıyorum! Ama ona dua etmiyorum. Neden mi? Çünkü arkadaşlığımızda haddimi aşmak istemiyorum, bu hiç kibar bir şey değil. Düşünsenize her gün tanrıya milyonlarca dua ediliyor, şunu yap bunu yap, yeni bir arabaya ihtiyacım var, daha iyi bir işim olsun, ve bu duaların çoğu pazar günü ediliyor, tatil gününde! Bu hiç hoş değil, bir arkadaşa yapılmaması gereken bir şey. Ama insanlar gerçekten çok fazla dua ediyor, bir çok şey için… Mesela eğer erkek kardeşi alışveriş merkezine sıçtıysa ve hapisteyse, eğer kız kardeşi bir estetik operasyon geçirdiyse,