yer nasıl çeksin bir kere akıl var mantık var. dağlar tepeler de o zaman yatay olarak bizi çekmez miydi? o zaman bütün dünyanın everest´e yapışık olması gerekirdi. burada çeken yer orada nasıl çekmiyor? sırf dikine mi çalışıyor bu çekim?

oysa gökitimini düşünelim. gök dediğimiz madde dünyanın çevresini sarıyor. atmosfer her yerde aynı atmosfer. dolayısıyla bize eşit bir basınç uyguluyor. eğer siz yükseğe çıkacak olursanız basıncın etkisinin azaldığını göreceksiniz bu da deniz seviyesindeki ağırlığın, yüksekteki ağırlığa eşit olmamasının sebebidir.

peki uzay mekiğini ele alalım. uzaya çıkarken var gücüyle motor çalıştıran alet, dünya´ya dönmek için hafif motor çalıştırıp atmosfere giriyor sonra kendini bırakıyor. yer çekiyor olsaydı, yörüngede kaldığı süre boyunca da motor çalıştırmak, sözde yerçekiminden kaçmak için enerji harcamak zorunda kalırdı. ancak gökitiminin etki alanı dışında kaldığı için serbestçe yörüngede kalabilmektedir mekik. daha sonra atmosfere girerek itime maruz kalmakta ve yere inebilmektedir.

madem yer çekimi var niye denize daldığımız zaman dibe batmıyoruz? suyun kaldırma kuvveti. ulan su bu, sözde yerçekiminden mi güçlü olacak? su yani h2o, içinde gaz molekülleri barındırdığı için onun da itme kuvveti vardır. dolayısıyla su kaldırır bizi. kısacası bizi dünyaya bağlı tutan şey gökitimi bir başka deyişle "gazların basınçsal itiş kuvvetidir".

kafasına elma düşünce "ana yer çekiyor bizi" diyen şaşırmışın tekine inanmak baştan hata. adamın kafaya elma düşmüş bir baktıran da olmamış adam iyi mi, travma geçiriyor mu diye. ne dediyse inanmışlar.