beyler içeri girdim içeride 4-5 kişi vardı galiba çok kalabalık değildi barda aynı adam yoktu orta yaşlı bir bayan vardı boyle saçları hafif kırarmış şirin bi kadındı oturdum bara bir bira söyledim iyice hoşuma gitmeye başladı bu olay zaten olayı buydu irlandanın sonra hesabı ödeyip tam çıkacakken kadın yarından sonra burda bir grup çıkıcak canlı müzik istersen gel dedi bende pek aldırış etmeden tamam dedim daha 1 ayım vardı düşünücek yapıcalak çok şey vardı st stephen's parka gideyim dedim parka gittim ama çok sarmadı açıkçası bir tur atıp çıktım akşam oluyordu ve yağmur yağmaya başlamıştı yine ileride market gördüm içeri girdim bi kaç bira atıştırmalık bişeyler ve şemsiye aldım şemsiyem yoktu ve neredeyse hergün yağmur yağıyordu o yüzden biraz(!) islanıyordum. odama girdim recepcitona indim tekrar orda duran bir genç vardı douglasın oğluymuş meğersem adı liam'dı çocuk parlak suratlıydı biraz :/ çocukla biraz sohbet ettim okuyormuş lisede daha babasının işi olduğundan burada duruyormuş halinden pek şikayet etmediğinden küçüklüğünden beri bunu yaptığını anladım sonra dedim ki ben buraya kalıcı gelmek istiyorum bunun için napmam lazım dedim bir iş yerinden davetiye alman lazım dedi öyle çalışma izni alırsın dedi ulan tek yapabildiğim ingilizce konuşmak burdada herkes ingilizce konuşuyor aq dedim içimden sonra aklıma pedogojik formasyon geldi öğretmenlikte önemli dedim ki böyle böyle çocukta dedi ben senin için biraz bakarım ama bundan bişey çıkmaz dedi dedim türkçe kursu versem çocuk öğrenmek istiyen elbet olur ama kendin açamazsın bir yere girmen lazım dedi sağol dedim ve odama çıktım gitar çalıcaktım ama yan tarafta kalan yaşlı bin duvara vurmaya başlayınca kestim.