Neyse gençler biz sonunda kasabamıza varmıştık. Geceydi ama ben şimdiden kendimi yeniden doğmuş hissediyordum aq, aklıma hep eski maceralarım geliyordu.
Bizim Serho yeni bi eve taşınmıştı, eskisinden daha küçük ve gibikdi. Sorunca "fazla para harcamamak" için demişti ama altından kesin bişey çıkardı.
Eve geldim ve acı gerçekle karşılaştım. Evde zaten 4 kişi kalıyorlardı ve bana yatak yoktu. Mecbur salondaki küçük kanepede yatacaktım. Çok sorun etmedim ve elemanlarla tanıştık.
ilk eleman Remzi adında siyah saçlı, mavi gözlü ve hafif tombul birisi, izmirliymiş. inci ruhum dürttü izmir şakası yapacaktım ama kendimi dizginledim ehe : ) ikinci eleman Yılmaz, remzi'nin kankası. Uzun ince ,zayıf bişey. Sıçan gibi suratı vardı, bine benziyordu, sevmemiştim. Üçüncü eleman ise Muzaffer adında aşırı kibar, sarışın bir elemandı. Hafiften kırık gibiydi ama beni ilgilendirmezdi tabiki.
Bu elemanlar yine Serhat'la birlikte tamircide çalışıyorlardı, insanlar değişse de buranın düzeni hiç değişmiyordu.
Elemanlarla tanıştıktan sonra yemek yedik (tost+çay) sonrada ben bir duş aldım. Duştan sonrada artık uyku bastırdı, kanepeye yığıldım. Kulağıma şu müziği taktım
https://www.youtube.com/watch?v=izzY55ACUQo
Elemanlar hala konuşuyorlardı ama giblemedim, uyudum.
Sabah ağzım burnum balgam dolu olarak uyandım. Duş aldıktan sonra uyumuştum ve yorgan vs yoktu. Birde amerikada evlerde klima merkezi, yani açınca tüm odalarda birden açılıyor.
Dün sevmediğim Yılmaz bini gece sıcak diye klimayı açmış aq. Olm daha marttayız lan, ne kliması aq?
Tabi sabaha kadar şifayı kapmıştım.
Neyse deyip evden çıktım. iki yıldır görmediğim ve çok sevdiğim o kasabada yürümek inanılmaz bir duyguydu. Ne günlerimiz geçmişti buralarda.
Zamanında çok gittiğim diner'a gidip, pankek ve kahveden oluşan kahvaltımı aldım. Aklıma buraya ilk geldiğim zamanlar geliyordu, tam bir süttüm : )
SOnra buralarda amerikanın pici olmuştum.