hikaye 60'ların sonunda geçiyor.
devlet bahçeli akademi olarak ta bilinen, şimdiki adı
gazi üniversitesi olan
ankara iktisadi ve ticari ilimler akademisi'nde okumaktadır. solcu olduğu iddaa edilen bir kıza aşık olur. kız da ona boş değilmiş. tanışmışlar, konuşmuşlar sonra sevgili olmuşlar. en sonunda evlenmeye karar vermişler.
malesef zamanın yoğun siyasi atmosferinde kızın babası karşı çıkmış bu evliliğe. "benim ülkücüye verecek kızım yok" der, kestirip atar.
kız kaçalım der, bahçeli ise "babana bu şekilde karşı gelemem" diyerek bu teklife yanaşmaz. sonuç olarak evlenemezler.
ne kız başkasıyla evlenir, ne de bahçeli..
kız şimdilerde ingiltere'de yaşıyormuş. hatta bahçeli başbakan yardımcısı iken, hükümetin yaptığı ingiltere gezisine gitmemiş. "ben gidersem, dönemem" demiş."
işte böyle sevgili arkadaşlar. atıp tuttuğunuz bu adam ülkücü hareketine ömrünü verdi. daha kötüsü aşkı yaşayamadı. evlat sahibi olamadı.
altını çizerek söylüyorum; bahçeli olmasaydı alparslan türkeş'ten sonra mhp bugünkü erbakan'ın saadetinden farklı olmayacaktı.
malesef bir gerçek var ki hayatta olan hiçkimsenin asıl kıymeti bilinmez...
not: malesef yine aynı okulda ve bölümde kemal kılıçdaroğlu da vardır.
not2: dexer o sırada istanbul imam hatip lisesi'nde "
liseli" sıfatı ile top oynuyor.