+30
-ee anlat bakalım halidaki nesin , kimsin sen ? neyin var anlat biraz.
-anlatacak bir şeyim yok benim. normal kendi halinde bir insanım.
-ama bakışlarından ve davranışlarından hiç öyle anlaşılmıyor.
-ya anlatılacak bir şey yok. sen biraz kendinden bahset.
-sen etmiyorsan bende etmiyorum.
-peki madem nasıl istersen öyle olsun.
simitlerimizi yiyip denizi izlerken, yanımdaki deniz birden omzuma yaslayıverdi başını. istediğin kadar karı kız gör , pekekent ol yine de farketmiyor amk. bir şeyler hissetme olasılığın varsa bile heyecanlanıyorsun. anı hiç bozadan o şekilde biraz romantikleşen konuşmaya uyum sağlamaya başladım bende.
sonra:
-neden bana böyle yakınsın deniz, ya da ben mi yanlış anlıyorum.
-bilmiyorum halidaki gerçekten. sende beni çeken garip bir şey var.
bir süre sessizlik devam etti bu şekilde sonra deniz bir hışımla yerinde fırlayıp:
-hadi vapura binelim.
-tamam olur.
aslında vapuru severim ama sigara içilmediğinden keyfini pek alamıyorum amk. bindik biz vapura bostanlıya gidiyoruz. hava da yavaş yavaş keskinleşmeye başladı. tabi deniz ufaktan üşümeye başlayınca bana sokulmaya başladı. tabi bu duygusal bi sokulma. yani niyeti ve samimiyeti anlayabiliyorum. bende gözlerimi daldırmış denize doğru bakıyorum. o zaman bile düşünce seli kasabalarımı yerle bir etmeye başlamıştı ki... yanağımda bir öpücük hissetim...
-senin yanında çok huzurluyum halidaki. bana garip bir şekilde huzur veriyorsun. bunları nasıl söylerim bilemiyorum ama hep yanımda olmanı istiyorum galiba...
ben dondum kaldım amk. tek kelime etmedim. kendimi fazla kaptırmışım cebimden paketi çıkarıp bi sigara yaktım. bi kaç fırt içtim sonra gelip uyardılar sigarayı atmak zorunda kaldım.
-ben portakal suyu alayım. sende ister misin ?
deniz soruma cevap vermeden yüzüme baktı sadece... gidip birer portakal suyu alıp oturdum denizin yanına.
-bir şey demeyecek misin ?
biraz salağa yatarak :
-ne hakkında deniz ?
-hep yanımda olmanı istiyorum halidaki...