+1
- peki aldığınız hizmet nedir tam olarak?
- yeter aykut, sesi sert çıkmıştı bu sefer müfettişin.
müfettiş baş selamıyla veda etti zengin beye, sırıtarak yüzüne baktım ben de oradan ayrılırken. göreceğimiz ne kalmıştı ki daha?
duvarlarından biri camla kapla olan bir odaya girmiştik şimdi de. cam belli ki tek tarafı gösteren cinstendi çünkü camın öteki tarafında ilk odada gördüğümüz kimsesiz kadınlardan birisi vardı ve bizim odaya girdiğimizi fark etmemişti.
- ne oluyor?
- şş sessiz ol ve izle.
izlediğimiz odaya ikinci odada gördüğümüz iyi giyimli adamlardan birisi girdi. kadın kızgın bir suratla adama neler olduğunu sordu, adam ise ona sakin olmasını söyledi. içerdeki sesler hoparlörle bizim odaya da veriliyordu. o sırada kadın adamı iterek bunlara daha fazla katlanamayacağını ve gitmek istediğini söyledi. kapıya yönelen eli bir süre zorladı kolu... bu sahneyi daha önce yaşamış birisi olarak ürpermemi engelleyemedim.
kapıyı zorlamaya devam eden ve bağıran kadına ağır ağır yaklaşıyordu zengin adam arkadan. elinde bir şey tutuyor gibiydi, evet bir bıçak. soğukkanlılıkla ilerledi ve kadının sırtına bir kegib attı. kadının çığlığı mikrofon olmasa bile ulaşacak derecede şiddetliydi...
acıyla yere yığıldı.
adam artık güçten düşmüş kadınla oynamaya başlamıştı. giysilerini yırtıyor, elindeki bıçakla vücuduna çeşitli şekiller çiziyordu. garip bir şekilde kadını öldürmek istemiyor gibiydi, ona şefkatle yaklaşıyordu adeta. bıçak olmayan eliyle kadını okşuyor, kulağına bizim duyamadığımız bir şeyler fısıldıyordu. duyulan tek şey kadının hıçkırıkları arasındaki boşlukları süsleyen çığlıklardı.
adam bu ritüele bir süre daha devam ettikten sonra aynı soğukkanlılık ve ifadesizlikle kadının boğazını kesti. oluk oluk akana ellerini uzattı ve avucuna doldurduğu kanı kendi vücuduna sürmeye başlamıştı. eski çağlardan kalma bir ritüeli gerçekleştiren bir şaman gibiydi adeta, ne yaptığını biliyor olmalıydı. işini bitirdikten sonra eserine son bir bakış daha attı, daha sonra odayı terk etti.
- gösteriden memnun kaldın mı aykut