+1
kamerayı bizi çekecek bir şekilde yerleştirerek tekrar bıçağı aldım. üstündeki kanları saçlarına silerek temizledim. ölmesine çok az zaman kalmıştı, ona son olarak bir hediye vermek istedim. minik ellerimle bıçağı dikine boğazına dayadım ve tüm gücümle bastırdım.
bitmişti.
bütün bunları anlattıktan sonra sustu deniz. hikayedeki kız karşımdaki deniz olabilir miydi gerçekten?
- sonra ne oldu?
- daha sonra anlatacağım. yarın sabah seninle bir yere gideceğiz.
- nereye?
- gidince görürsün, bugünlük bu kadar.
hesabı ödedi. oturduğum yerden kalkamamıştım hala.
- gelmiyor musun?
güçlükle kalkarak yürümeye başladım yanında.
- insanları öldürmeye babanla başladın demek?
cevap vermedi. bu sefer onun istediği gibi yürümeyecekti muhabbet.
- anlatsana deniz, normal bir şey olduğunu mu sanıyorsun bunların?
- bir normaldir tutturmuş gidiyorsun. yarın senin normal algını değiştireceğim belki böylece kafa ütüleyemi bırakırsın.
hızlanarak beni geçti. hafifçe koşarak yanına ulaştım tekrar.
- bütün bunları polise anlatmayacağımı nerden biliyorsun?
- doruk'u öldürdüğünü polisin bilmesini istemezsin değil mi?
- ne saçmalıyorsun?
- parmak izlerin, terin, saçların... maalesef bayıldığın anda bunları almak pek kolay oldu. eh doruk'un cesedinin de bir yere gitmeye acelesi olmadığına göre şahitlik yapabilir pekala.