Neyse yola devam ediyoruz ama hava da karardı artık. Malum doğuda erkenden kararıyor. Köpekler ulumaya havlamaya başladı. içimden dualar okuyorum ama köpekler kangal köpeği mi çoban köpeği mi bilmiyorum iri yarı köpekler büyük bir nefretle havlıyor gibiydi. Arabadan insek parçalayacaklar o derece. içimden dua okuyunca köpekler sakinleşiyor dua bitince yine çıldırıyorlardı. Daha gitmeden bunlar oluyorsa gidince ne olacak tahmin bile edemiyordum. Erenin evine yaklaştık kapıda bizi bekliyordu pencereler siyah bir perdeyle örtülmüştü. Ben indim arabadan oğuza arabada oturmasını söyledim. Eğer evden 1 saat kadar çıkamazsam Polisi ara dedim. 'Ne oluyor kardeşim ne polisi ne yapacaksınız' diye sorunca sadece dediklerimi yapmasını ve arabada oturmasını tekrarladım. Kabul etmedi baya bir ısrarla zar zor kabul ettirdim.

Eren ile içeriye girdik yine pis bir koku değişik bir sıcaklık geldi. Girer girmez tüylerim ürperdi diğer sefer ki gibi değildi sanki bekleniyor gibi hissettim eren ile salona geçtik salonları büyüktü genişti. Salonları aşağıda attığım gibiydi . (Salonla çok benzerlik olduğu gibi temsili olarak attım)

http://goo.gl/FJ0OBN

Dedi geç otur salona bekle dedi. Geçti mutfağa bende oturdum kanepeye. Ellerim buz gibi olmuştu korkudan. Titriyordum resmen. Eren geldi bu sefer ayna ve mumlarla geldi. Bana sakin olmamı söyledi. içeride asla ama asla besmele çekmememi söyledi. Eğer çekersem sonuçları acı verici olacak dedi. Kabul ettim. Geçtik odaya o odaya kilitli oda.. Açtı kapıyı açar açmaz muhteşem bir rüzgar vurdu yüzüme sanki birşeyleri serbest bırakmış gibi. Dizlerim titriyor elim titriyor aklımdan neler geçmiyor ki. içerisi zifiri karanlık pencere yok. Neler olup bittiğini tam seçemiyordum. Mumla girince aydınlandı biraz. içeride beşik vardı ve şöyle fotoğraflar ; http://imgim.com/image/farsa.jpg