+9
Görüşüp kapatmıstım ki yanıma biri gelip garip bir şekilde konusuyordu.
Garip garip suratına bakıyordum.
Sarı saçlı beyaz tenli bir kız üzerindede hafif bir hırka vardı.
Bu sogukta onun içinde nasıl üşümeden duruyordu hayret ediyordum.
Sözlerinden bir şey anlamadıgımı farkedince ingilizce konusarak bana;
-Telefonu böyle istediğim zaman kullanamayacagımı söyledi.
Hemen özür dileyip teşekkür ettim.
Herkesin ayda 5 kez konusma hakkı gibi bir şey oluyormus.
Beni ikaz edip hepsini üst üste kullanmamam gerektiğini söylemişti.
Hemen odaya yöneldiğimde rıfat çalışkan tavırlarını göstermiş elinde
bir test kitabıyla soru çözüyordu.
Ali'yse mışıl mışıl uyuyordu...
Top patlatsan uyanmaz gibi hemde...
Hemen rıfatın yanına yaklasarak yapamadıgı soruları çözüyordum ki...
Ali uyanmıs bize dönüp;
-Günaydın abiler napıyosunuz demişti.
Günaydınlaşıp elini yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltısını yapmaya
baslamıstı...
Bize de teşekkür etmişti.
Rıfat hepimiz bir aradayken;
-Gençler bugün cıkalım mı dısarı? demişti.
Canım hiç dısarı cıkmak istemiyordu rıfat'a dönüp;
-Hiç çıkasım yok ama siz çıkalım derseniz gelirim bende demiştim.
Ali'de onaylamıstı biraz gezelim demişti.
Öğlene dogru yurttan fazla uzaklasmadan civarı dolasıcaktık...
Daha sonra bir eşyalarımı kontrol edip bir düzenleme yapmak istemiştim.
ilk gün yarım yamalak yerleştirmiş hemen dinlenmek istemiştim çünkü...
O sırada çağla'nın resmini bir daha görmüştüm.
Resimde güzel bir şekilde gülüyordu.
Bir çok kez yırtıp atmak istemiştim fakat olmamıstı.
Yapamamıstım...
Hem yırtıp atsam kalbimdende atabilicekmiydim onu demiştim kendi kendime...
Resmi güzelce bir yere yerleştirip dolabın derinliklerine koymustum.
Saat öğlene vurdugunda...