Her akşam olduğu gibi üniversiteden, işten çıkan arkadaşlarla bizim sitenin önünde buluştuk. 4 kişiydik herkes 10ar lira koydu ortaya ve motora binip torbacının yolunu tuttuk.

Cigarayı çözdükten sonra her zaman olduğu gibi mahallenin yakinindaki otoban kenarındaki ormanlık alana geçtik. Şişeyi hazırladik ve sağdan dönmeye başladık. Herkes 2şer kapak aldı ve ufaktan kafamız güzel oluyordu aldığımız yer Adana'nın en zehir otunu veriyordu çünkü.

Oturduğumuz yerin arkasında büyük yer kaplayan çalilik vardi, sabahlari geldigimizde o çaliliktan çıkan bir kaplumbağa yanimiza kadar gelirdi etrafimizda bir iki tur atip giderdi. Birden aklıma geldi ve ortama dönüp;

-Bizim kaplumbağa çalilikta mi ya gelmedi hiç ehehehe dedim.

Arif: Olum hiç çalılık deme bana kapat şu mevzuyu.

diyince hemen atladim ne oldugunu ögrenmek için. Kadir abi ve arif anlatmak istemediler burdan çıkalım konuşuruz dediler. Ben ise merakıma karşı koyamadim ve söylemeleri için ısrar ettim. O ana kadar her şey çok güzeldi taa ki Kadir abi kafasını bana çevirip durgun gözlerle ;

-Üç harfliler...

diyene kadar.

Beyler okuyan olursa devdıbını getireceğim olay geçen hafta başıma geldi, ne olduysa olduğu gibi anlatıyorum bizde yalan yok.