+1
-1
Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
göre değil. Ağlamaktan hiç utanmadım, duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep ağladım. Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle
paylaşmak istiyorum. Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar
neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin çıktığı bir köye taşındık. Huzursuzdum,
okulumu bir köy okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum. kaydımı yaptırdı babam okula. ilkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.
Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece
oraya oturdum. Hayatımı adadığım, gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım. ismi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok
etkilemişti. Masmavi gözleri, gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü, yanlış yazdığım notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı
silmesi beni o minik yaşımda ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara
gidip ders çalışıyor, yada o bize geliyordu. Mükemmel bir paylaşımcıydı. Yüreğini,sevgisini, dostluğunu daha o yaşta vermişti bana. ilkokulu
birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize rica ettik ve bizi aynı
okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa, hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar. Başarmıştık. Yine aynı
sıradaydık. Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki onsuz hayat bana huzur vermiyordu. Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha çok
seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü ortaokul yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde. Ailelerimiz liseye
geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar. Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı evde kalacaktık. Annem de bizimle kalacaktı. Allah'ım o karar
bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum. Aynı duyguları o da paylaşıyordu ve bunu fareden ailelerimiz
okul bittiğinde evlendirelim diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık. Haşa Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum.ilk
elini tuttuğumda sakın bir daha bırakma demiştim. Yanakları kızarmıştı, utanmış ve başını önüne ! eğmiş, gülümsemiş ve elimi sıkı sıkı kavramıştı.
Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize. Arada bir elleri terler ve her
terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi. Bunu her yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve
hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı, dünya cennet gibiydi gözümüzde. Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde. Nihayet liseyi de
bitirmek üzereydik. karne dönemi gelmişti. Karnelerimizi aldık hiç kırığımız yoktu. Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu. bunu kutlamak için
bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık. Okulun az ilerisinden geçen bir çakıl yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu. çakıllarla kaplıydı.
O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer miydik o yola. Neler vermezdim o yolu
yürümemek için. Eli yine elimdeydi, ansızın elini çekti, terlemişti yine eli. Sanırım dört adım atmıştım. Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi
bırakmış,hem de geride kalmıştı. Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı. Sanki gök kubbenin altında kaldım. yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.
ne yapacağımı bilemedim üzerine kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o görüntüyle karşılaştım. Başı kesilmiş bir
tavuk gibi çırpınıyordu. Suratına bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi gözlerinden biri akmıştı. Suratının yarısı
yoktu. Hırlıyordu bana bir şeyler demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler demeye çalışıyordu. Yoldan geçen bir kamyonun
tekerinin altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı, geleceğimizi kibrit büyüklüğünde bir taş parçasının bitireceğini
bilemezdim. Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım başını göğsüme dayadı ve elimi
sıkı sıkı tuttu. Akan kan ellerimize damlıyordu. Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu, hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu
için almadı ve kaçtı gitti. Kimse arabaya almıyordu. çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni seviyorum, beni bırakma, dayan demekten başka
bir şey yapamıyordum.iki dakikalık bir çırpınıştan sonra kucağımda öldü. Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme döndü.Tam dokuz yıl oldu onu
yitireli. Kendime olan güvenimi yitirdim. Artık kimseyi sevemem, kimsede beni sevemez korkusundan kurtaramıyorum kendimi. Bitkisel hayatta gibiyim.
Tek elimde kalan bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim. Yitiren,ya da ben yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile
ellerimi bırakmamaları şartıyla elimi uzattım. Dost,kardeş, arkadaş ne olursanız olun ama elimi bırakmayın. Size sesleniyorum, elimi bırakmayın
lütfen