+1
LESSON TWO: NEVER ASK HIM GOT HELP
Mehmet, Can ve Mert okul bahçesinin merdivenlerinde otururken-bu soğuğa rağmen- donmuş ellerimi birbirine bastırdım. can ile konuşmam gerekiyordu. cesaret bulmam gerekliydi. bir şeye tutunmam ve onun verdiği güçle onunla konuşmam.
titrek nefesimi dışarıya verdim. bundan korkmamamın bir diğer sebebi, irem'in haberinin olmamasıydı. erkek arkadaşıyla bu konu hakkında konuşmak ne kadar doğruydu bilmiyorum ama...
zaten artık erkek arkadaşı değildi.
onlara doğru yürürken mehmet, güneş gözlüklerinin üstünden bana baktı. Mert'se direğe dayalı başıyla kapalı gözlerini açıp beni süzdü. Can rahat görünüyordu.
sanki ona ne diyeceğimi biliyormuş gibi bir gülümseme vardı yüzünde.
"Pişt." dedim. Mehmet kaşlarını kaldırdı."Bizimle mi konuşuyorsun?"
"Evet. sizinle konuşmak için fazla mı eziğim?"
"Hayır, sen bizle konuşmak için fazla akıllısın." dedi derin mavi gözlerini üstümde tutup. gözlerimi devirdim. evet, evet klagib biz kötüyüz bizden kork havası. çok komik. ama ben bu aptalın çocuk havuzunda yüzdüğünü hatırlıyordum. kolluklarla...
ne zaman serserinin teki olduğu konusuna gelirsek sanırım on üç yaşında abisinin prezervatiflerini çaldığında mert ve can onu arasına almıştı.
çok duygusal bir andı.
"Can'la konuşmak istiyorum."dedim
"neden? irem'le mi ilgili?" dedi mert. başımı hızla salladım.
"evet. öyle sayılır."
Can'a baktıklarında başını salladı. "konuş, küçük kız." dedi. lakabına karşılık gözlerimi devirdim.
"özel." dediğimde mehmet güldü. küçük, işe yaramaz pislik torbası. ondan nefret ettiğim için kimse beni suçlayamazdı. "iremden sonra baharla da mı yattın?" dedikıkırdamaya devam ederken. ama can ve mert kaşlarını çatmış bana bakıyorlardı. ikisi de merak içindeydi.
"hayır." dedi can soğukça. "onunla yatmadım."
mert ona dik dik baktığında omuz silkti. "yattıysak bile ayık değildim. bu sayılmaz."dedi yüzünün tek tarafını ekşitip, burnunu kırıştırdı. ardından bana döndü " sarhoşken yatmadık değil mi?" dedi hızla. Allahım bu cocuk dünya üzerindeki en sinir bozan varlıktı. onunla ölsem bile yatmazdım. yapmazdım. yani eskiden. şimdi belirli sebepler varken açıklaması güçtü.. başımı iki yana salladım. "hayır" dedim. yüzü rahatlamayla çözüldü.
tembelce ayağa kalkıp siyah kotunun arkasını silkeledi. biz beraber yürürken kolunu salaş bir şekilde yanımda tutuyordu. arada ellerimiz çarpsa da sonunda yeterince uzaklaştığımızda durdu. onun göğsüne zor geliyordum. bu yüzden yüzüne bakmak için kafamı kaldırdım. kemerinin tokası hırkamın fermuarına değecek kadar yakınımda duruyordu.
bahçenin kenarında dursak bile çoğu göz üstümüzdeydi. can ile daha önce hiç yalnız başıma konuşmamıştım. hep yanımda biri olurdu. ya da irem. bu yüzden sanki imkanı varmış gibi daha çok gerildim.
"söyle bakalım." dedi ağır ağır.
yutkundum, çünkü nasıl başlayacağımı bilmiyordum. terden damlalar sırtımdan akarken buz gibiydi. ellerim sarsılıyor gözlerimi saniyede on beş bin defa kırpıştırıyordum.
"şey... dün konuştuğumuz konuyu düşündüm." dedim. başını sabırsızca salladı. sigara kokuyordu. ve rahatsız edici değildi.
hoştu.
"ve... mert ile konuşacağım."
"senin için sevindim. sonsuza dek en iyi arkadaşlar falan mı olduk şimdi?"
Tümünü Göster