Okul hayatı iyi gidiyordu derslerinde başarılı bir öğrenciydim. Kavga dövüş olayları da oluyordu okulda sürekli . Ben bizim dört kişilik arkadaş grubunun sessiz sakin bireyiydim. O zamanlar ülkü ocağına giden çocuklar okulda alt sınıfları tokatlayıp gövde gösterisi yapıyordu. Haksızlığa hiçbir zaman boyun eğen birisi olmadım. Koridorda bir sıramız vardı teneffüslerde orda otururduk. Yine bir gün öğlen arası yemek yedik ve orda oturuyorduk. Bu gövde gösterisi yapma amacında olan sözde ülkücü arka yapmaya çalışan lavuklar 9. 10.sınıfların kapılarına tekme atıyor, sınıf kapılarının önünde bekleyen çocukları ite kaka içeri sokuyorlardı. Sataşıyorlardı bildiğiniz. Bize kimse karışamıyordu çünkü 3 -4 senelik sağlam arkadaşlığımız vardı sağlamdık. Bizim soner okulun afacanı " Yeter lan yine çocuklara bulaşıyorlar gidelim gibelim belalarını " dedi. Bizde geri vites yok tabi çünkü hem kendimize hem de birbirimize güveniyorduk.
Diyalog aynen şu şekilde . S:Soner O:Oğuz B:Burhan Be:Ben Sü:Sözde Ülkücü
S:Bilader niye salça oluyonuz kızanlara ?(atarlandı)
Sü: Sanane Soner , git işine .
S:Gitmezsek nolur lan bizim sınıfın kapısını tekmele sıkıyorsa ?
B:Olum adam olun şımarmayın ocağa gidiyonuz diye.
Sü : Biz ocağa davamız için gidiyoruz arka yapmak için değil .
Be: O yüzden mi kurt sürüsü gibi gezip çocuklara salça oluyonuz dedim
Sessizlik oldu . Çocuklar üzerimize geldi . Fakat öğlen arası bitmişti zil çaldı.
O: Biy daha olmasın.(R leri söyleyemeyen peltek arkadaşım)
Sü:Çıkışta toplanın gelin amk sizin.
Biz okul çıkışı gittik bunlar 6-7 kişiydi . Meşhur sözlü kavganın ardından kavgayı birinin başlatması gerekiyordu. Ve bizim grubumuzun en kısa boylusu Burhan çocuğa tokat attı.(burhanın lakabı simego)
O anda karıştık orda birbirimize okuldaki bütün 9lar 10lar seyrediyordu. Hocalar ayırmaya çalıştı derken ekip otoları geldi. Dağılın falan dedi. Biz de evlere dağıldık. ( 12.sınıfın sonunda 60 kişi toplayıp onlarla grup kavgasına girdik)
O kavganın ateşleyicisi de bendim . Fakat kavga bittiğinde azı dişim kırılmış ve beyin soğanı olan başımın arkasına darbe almıştım
* güzeldi .
Neyse beyler asıl konumuza dönelim .Bunlar olurken Cansu'yla devam eden güçlenen bir ilişkimiz vardı . Büyüyorduk yavaş yavaş kafalarımız olgunlaşıyordu. Acı tatlı kavgalarımız da olmuyordu değil oluyordu elbette . Ailesinden sadece babasıyla tanışmamıştım aksi ters bi adamdı ama biliyordu bizi. Benden yaşça büyük bekar abisiyle tanışmıştım ablasıyla aram iyiydi annesiyle de. Kısacası onlar da beni kabullenmişti. Ben de Cansu'yu Babam dışında Annem ve Abim'le tanıştırmıştım .Ailem tutucu dindar klagib Türk ailesiydi. Bazı bazı problemler çıkıyordu aramızda kıskançlık vesaire. Bu kavgaların çoğunu genelde ben çıkarıyordum çünkü çok güzel bir kızdı. Bu arada ben 1.79 boyunda 71 kilo kara kaşlı ela gözlü kumral bir panpanızım. Yine bir gün bu kavgaları ederken Cansu'nun nefesinin daraldığını gördüm. Nefes almakta zorlanıyordu. Sordum dedim bişeyin mi var . Yok bişey arada oluyor böyle dedi. Olmaz bi doktora gidelim görün Allah korusun bişey çıkarsa dedim .Yok hastane ortdıbını sevmiyorum kokusuna dahi dayanamıyorum lütfen hayatım bişeyim yok dedi. O gün nefesi daraldığında korkmuştum kavgayı uzatmamıştım. Ama kıskançlık davalarında genelde ben de onu kıskandırıyordum ve bu konularda nasıl oluyorsa kız milleti yiğit olup üste çıkmayı başarmıştır. Harçlıklarımı biriktirmiştim ve ona 2 senenin sonunda güzel bir hediye almıştım. Blackberry Curve 8520 . Kabul etmedi en başta , ama hem yıldönümümüzün yaklaşması hem de kavga ettiğimiz için gönlünü almak istediğime inandırdım ve kabul etti. Cansunun iki yakın arkadaşı vardı dilan ve nazlı. Ben oldum olası bu kızları sevemedim . Gözleri dışarıda fırıldak kızlardı. Cansunun onlardan etkilenebileceğini düşünerek uzak kalmasını istedim. Ama meşhur cevap. "Ben sana Soner'lerle konuşma desem konuşur musun "deyip üste çıkmayı başarıyordu. Ne zaman böyle hararetli kavga etsek nefesi daralıyordu bu olağan değil gittikçe süregelen bir durum olmaya başlıyordu. Ne zaman sorsam geçiştiriyordu.