11. TÜM MUTASYONLAR ZARARLIDIR.
Evrimde oldukça özel bir yeri olan mutasyonlar için bir
uydurmadır gider.
Mutasyonların çok büyük bir kısmı(%70-%90) etkisiz(nötr) mutasyonlardır. Geriye kalan kısım(%10-%30) zararlıdır. Zararlı mutasyon miktarı türden türe değişir.
Nötr yada Nötr’e yakın faydalı mutasyonlar uzun sürede, kademeli etki göstererek türe fayda sağlayabilir. Geriye kalan ve ani değişimler yaratabilen daha az sayıdaki mutasyonların büyük bir kısmı zararlıdır.
Nötr mutasyonlar çevrenin değişimi ve başka mutasyonların etkisiyle olumlu veya olumsuz bir etki yaratabilir. Bu mutasyonlar için bir süreç yaratır ve etkisini sürece yayar. Bu durumda da sıçramalı bir değişim yerine, kademeli ve canlının adapte olabileceği bir süreçte değişim gözlenir. Bu da mutasyonların zararlı etkilerini hiçe ya da çok aza indirgemektedir.
da çok aza indirgemektedir.
12. EVRiM TERMODiNAMiĞiN iKiNCi KANUNUNU iHLAL ETMEKTEDiR.
Termodinamiğin ikinci Yasası: Isı asla daha soğuk ve düşük enerjili bir bölgeden, daha sıcak yani yüksek enerjili bir bölgeye akamaz. Yani enerji, dışarıdan bir etki olmaksızın, her zaman yüksek enerjiden düşük enerjiye doğru akar.
Evrim Teorisiyle Termodinamiğin ikinci yasasının çeliştiğini ifade edenler var. Genel ifade şu; ‘yapılar, her zaman düzenli bir halden, düzensiz bir hale doğru ilerler.
işte bu noktada devreye bu yasaların geçerli olduğu veya genellenmesinden önce anlaşılması gereken 2 sistem türü girmektedir: Kapalı sistemler ve açık
sistemler.
Kapalı Sistemler en basit tanımıyla dışarısı ile kütle alışverişi yapmayan; ancak iş ve enerji yapabilen sistemlerdir. Örneğin, ağzı mühürlenmiş bir kabın için kapalı bir sistemi teşkil eder. Bu kabın içerisine, ağzı mühürlü olduğu için kütle giremez ve dışarıya kütle çıkamaz. Ancak bu sisteme ısı enerjisi girebilir.(Termodinamiğin ikinci yasasında ifade edilenler bu sistem içerisinde geçerlidir.
Açık Sistemler ise, dışarıdan iş, enerji ve kütle girişi ve sistem dışarısına iş, enerji ve kütle kaybı olur. Bu noktada, ilginç bir örnek olarak Dünya ele alınabilir. Aslında birçok basit analiz için Dünya bir kapalı sistem olarak ele alınır.
Gezegenimize sıklıkla çeşitli büyüklüklerde meteorlar düşer, hatta yüz milyonlarca yıllık zaman dilimleri ele alınacak olursa, çok ciddi bir kütle girişi olduğu görülecektir. Üstelik gezegenimizden uzaya, atmosferin dış katmanlarından sürekli bir gaz kaçışı da söz konusudur.
Gezegenimizin ve canlılık ile ilgili şu söylenebilir: canlılık, açık bir sistem içerisinde var olmaktadır. Üstelik canlıların kendileri veya koaservat gibi başlangıç yapılarını kapalı sistem olarak kabul etmemiz imkânsızdır. Bu canlılar, bariz bir şekilde etraflarıyla kütle, ısı ve enerji alışverişi yapmaktadırlar. Dolayısıyla canlılığın başlangıcı her açıdan bir açık sistem olarak ele alınmalıdır.
Termodinamiğin ikinci kanunu kapalı sistemler için geçerli olduğundan, açık sistemde var olan evrim termodinamiği ihlal etmemektedir.
13. ARA GEÇiŞ FORMLARI YOKTUR.
Kısaca ara geçiş formu, değişen türlerin değişme aşamalarının örneğidir.
Evrim karşıtlarının ağızlarına pelesenk olan söylemdir; ara geçiş formları yoktur, bu formlar olmadığından evrim dayanaksızdır.
Bu tip düşüncede olan arkadaşların bilmesi gereken bazı hususlar var.
Burada sözü Richard Dawkins’e bırakalım;
“Bu insanların ara-form olmadığını düşünmesinin nedeni ara-formun neye benzeyeceği ile ilgili çok garip bir fikre sahip olmalarından kaynaklanıyor. Bebek bir timsah ile yer sincabını gösterip: “Timsahlarla sincaplar arasında bir ara geçiş formu yoktur.” diyorlar. iyi de niye sincapla timsah arasında ara-form olsun ki? Sanıyorlar ki modern __bir hayvanı ve diğer bir modern hayvanı alacaksınız ve bir çeşit ikisinin
ortasını bulacaksınız. (…) Aslında ara geçiş formu diye bir şey yoktur, çünkü bulacağınız her fosil bir şeyle başka bir şey arasındaki bir “şey” olacaktır zaten.”
Yani her canlı zaten geçiş formu olmaya mahkûmdur. Örneğin ileride insanlar başlı başına farklı bir tür haline gelince, günümüz insanı (homo sapiens sapiens) ile ilerdeki olacak olan insan arasındaki geçiş formu bu bahsi geçen iki ana tür arası dönemde yaşayan canlılar olacaklardır. Yani yaşayan ve yaşamış her canlı bir geçiş formdur.
Ara geçiş form fosillerinin sayılarının az olması oldukça normal bir durumdur. Zira yaşamış ve yaşamakta olan milyonlarca canlı türünden geriye nispeten çok az sayıda fosil kalmıştır. Geriye kalan bu fosillerin ancak çok az bir kısmı iki tür arasındaki geçişi kanıtlayan üçüncü bir türün fosilidir.
Bu fosillerden örnekler verelim:
Archaeopteryx: Dinozorlardan kuşlara geçiş formlarından biridir.
Odontochelys semitestacea: Balıktan kaplumbağa geçiş formlarından biridir.
Tiktaalik Rosae: Balıklarla kara canlıları arasındaki geçiş formlarından biridir. Karaya çıkıp yürüyebilen bilinen ilk deniz canlısıdır.
Panderichthys: Balıklarla kara canlıları arasındaki geçiş formlarından bir diğeri.
Ambulocetus: Yürüyen balina olarak da bilinen balina evrimine dair geçiş formlarından biridir.
ingilizce bilmeyenler için daha fazlası: http://kozmopolitaydinlar.wordpress.com/2011/02/24/ara-gecis-formu-ornekleri/**
ingilizce bilenler için çok daha fazlası: http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_transitional_fossils
Rickard Dawkins’ten ara geçiş formlarına dair: http://www.youtube.com/watch?v=cNbtJy8WO0s
Ara geçiş formlarına dair anlaşılır bir video: http://vimeo.com/30191609
Bir diğer video: http://www.youtube.com/watch?v=87qNqa9ADQk
14. EVRiM DÜZ BiR ÇiZGi HALiNDE iLERLER.
Kesinlikle hayır.
Evrim bir türden bir türe doğrudan doğruya ilerlemez. Bir türden bir başka türe geçiş esnasında pek çok farklı tür evrilmiş olur.
Evrim bir ağaçtır.
Tek bir türden başlayan ve her yeni türleşmeyle beraber daha karmaşık ve gelişmiş yapılara evrilen tıpkı dallanıp budaklanmış ağacı andıran BiR YAŞAM GÖRÜŞÜDÜR.
Sonsöz
Tüm bu bilgilerden sonra bilmeniz gereken en önemli şey, evrimi tam anlamıyla öğrenmeniz için bu listeden daha fazlasına erişmeniz gerektiğidir.
Bilgisini artırmak isteyenler için tavsiye ettiğim kitaplar;
Türlerin Kökeni-Charles Robert Darwin
Yeryüzündeki En Büyük Gösteri-Richard Dawkins
Evrim Kuramı Mekanizmaları-Çağrı Mert Bakırcı
Korkmayın. Okuyun.
‘Dünya’mız bu şekilde sabit gibi görünen fizik yasaları etkisi altında dönmeyi sürdürdükçe ve canlılık, geçmişte olduğu gibi günümüzde de basit doğa yasalarına bağlı olarak varlığını sürdürdüğü müddetçe, Evrimsel Biyolojinin hayatımıza kattığı bakış açısında, yani çok basit bir başlangıçtan, bu kadar çeşitli, bu kadar güzel sayısız türün evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu gösteren bu yaşam görüşünde bir ihtişam var!’
Charles Robert Darwin