+5
Bunu söylemeyecektim sana ayrılırsak belki daha az üzülürsün hayatına devam edebilirsin. Kurtulabilme olasılığımda var. Kafam karışık. Ama beni ne kemoterapi nede başka bir şey kurtarır radyasyon tedavisi olmam lazım.(Beyler bilimsel terimlerle dıbınıza koymak istemiyorum hastalığı 4.dereceden ve tümör tüm ciğere yayılmış radyasyonla yok edebilme olasılıkları varmış diye devam ediyor yazı) Ben sana aşıktım ve aşık kalacağım ölmeden önce seni seviyordum ölürsem yine de severim. Fakat ben istemem ki hep bana bağlı kal. Önünde çok güzel bir hayat var. Ve o hayatı sigara içmeden bitirmeni isterim” yazmış. Ulan yanlış mı okudum diye defalarca tekrar tekrar okudum. Sonra yüzüğü de alıp koştum evine. Gözyaşları içinde. Kapısına kadar koştum çaldım zili ard arda babası açtı Nida dedim sadece. Babası çağırdı sonra gözyaşlarımı sildim üzülmesin diye.
Nida geldi o kadar süre görememiştim. 4 yıl boyunca hep aynı gelmişti bana gözleri hafif yerde saçları önüne düşmüş bir şekilde gelirdi. Sarıldım ona sarılırken ağladım. Yüzüğü taktım parmağına ben seni seviyorum diyebildim nedenir ki. Sarılı kaldık uzun süre ağladık ikimizde. Adımı söyledi sus dedim. Bastırdım onu kendime. Sanki gitmesine engel olabilirmişim gibi sarıldım ona. Annesi aldı onu kollarımdan. Konuştuk biraz kapı kapandı yüzüme. Gidemedim inemedim o merdivenlerden sürekli geri döndüm. Ulan. Hayat o kadar gibici ki. Ertesi gün koştum otagara aynı otobüse bindik yanına oturan abladan rica ettim yerlerimizi değiştirdik.
Yol boyunca el ele oturduk. Konuştuk eskilerden anılardan. Annesi babası arkadaydı hiç ses etmediler. Annesinin de babasının da ağlamaktan gözleri şişmişti hiç mi inancınız yoktu kurtulabilirdi. Yol boyunca kendimi tutum ağlamadım. Güldürdüm onu gülerken acı bir gülüş vardı yüzünde. Ah geldik Ankara’ya direk hastaneye. Gittik ailesi girdi içeri konuşmuşlar önceden kanser tedavisini başlatmak için Ankara dalarmış. Annesi dedi gel biz kardeşimde kalacaz sende gel kal dedi yok dedim halamlarda kalırım ben dedim. Her tedavi aşamasında her doktor görüşmelerinde beraber gittik. Ben üzgün durmamaya çalıştım ama korkuyordum Ankara da gezdik kızılayı çok sevdi. Çok gittik oraya. Ama yavaşça giderdik arada engelli arabası var ya onla zütürürdüm onu. Bir eli her zaman elimin üstündeydi belki öyle güvende hissediyordu kendisini. Kötü de olsa güzel geçti günlerimiz ve her günün sonunda aynı diyalog olurdu:
N:Yaptığın her şey için borçluyum sana
B:Hayatıma girerek ödedin borcunu
N:Kabul etmem ben o ödeme şeklini
B:Alman hesabı yapalım o zaman ben seni gelinlikle göreyim. Ödeşiriz.
N:Kabulumdür beyefendi. Sizden gelecek her şeye razıyım.
B:70 de tutmazsam bu elleri yakarım ben her yeri.
Gibi konuşmalar geçerdi aramızda yüzümüzde bir gülümseme sürekli güldüm güldürdüm moral olsun diye. içimizde bir korku vardı her şey onda bitiyordu.
Tümünü Göster