/i/Erkekler

XX değil, XY
  1. 1.
    +18 -1
    Baştan yazayım alıntıdır

    Kadınlar, sevgili olmayan/olmayacak erkekleri diğer kadınlar ile anlaşamıyorum kisvesi altında hayatlarına sokarlar. Gariban erkek, hayatlarına girer. Girmemesi güçtür. Altını çizerek, tekrar ama tekrar söyleyebileceğim bir şeyi yazıyorum; erkekler kadınlardan daha duygusaldır. Kadınlar kedi sevmeyi, battaniye altında üşümeyi, soğuk havada cam kenarında kahve içmeyi, sevdikleri için ağlamayı duygusallık sayarlar, zannederler. Bu yaptıkları sadece samimiyetsiz bir klişeler görüntüsüdür.

    Erkek daha çok hisseder, daha çok acı çeker, daha büyük ve yüce sever, ayrıldığında daha zor unutur. Dağı delen şirin değil ferhat’tır. Çölleri aşan leyla değil mecnun’dur. Şirin ve leyla o esnada saraydaki odalarında beklemektedirler. Olay bundan ibaret, bir erkeğin sevdiği için yapmayacağı şey yok. Kadınlar böyle değil, zoru görünce kaçar gider çoğu. istisnaları ile tanıştım. Hepsi evli/erkek arkadaşları var. Adamlar bu kızları 15-16 yaşından affedersiniz ama kapmışlar. 10 yıldır da ayrılmamışlar. Niye ayrılsınlar ki?

    Konuya tekrar dönüyorum. Kadınlar bu adamları hayatlarına soktuklarında ne düşünür hisseder bilmiyorum. Ancak varsayımlarla yola çıkabilirim. Ama bu adamlara bu kadınlar içlerini döker. içlerini dökmekten de öte saatlerce kendi hayatları ile ilgili gereksiz ayrıntıları anlatırlar. “ya ben kolyemi kaybetmişim” “çanta almam lazım” “italyan erkekleri çok yakışıklı ya” vs vs gibi bir erkeğin hiç ilgisini çekmeyecek, çekmeyen şeyleri anlatırlar. Kadınlarla aralarında bu konuşmaları pek yapamazlar. Çünkü kadınların bazı özellikleri prototiptir. Hangi kadına sorsanız “ben farklıyım, bu camiaya ait değilim” der ama hepsinin, özellikle türkiye’de, hepsinin ortak özelliği dengesizlik’tir. Dengesiz olmayan bir kadınla henüz daha karşılaşmadım. Kendine dürüst olan kadınlar bunu kendilerine de itiraf ediyorlar, size de. “evet dengesizim” diyorlar. Çirkin olanları(karakter olarak, fiziksellik tamamen giri dışı) suçu yine sözde duygusallık, hormonlar ve adet dönemlerine atıyor. iyi de norveçli kızımız da adet oluyor? Onda hormon yok mu? Ya mekgibalı? O da her ay yumurtalarını atıyor? Senin fizyolojik olarak farkın ne ki?(ekstrem durumlar olabilir, konu dışı)

    Neyse efendim, bu kadınlar hayatlarındaki her şeyi erkeklere anlatıp anlatıp mutlu olurlar. Paylaştıklarını zannederler. Aslında hissettikleri içlerindeki her şeyi kusup, yalnız kaldıklarını düşünerek birine tutunma ihtiyacıdır. Erkek bunları dinlemek istemez ama yine de katlanır. Kadın hayatını o kadar çok erkeğe kusar ki, erkek bir noktadan sonra kadının hayatının bir parçası olduğunu hisseder. istemsizce kendisine karşı duygular beslendiğini düşünmeye başlar. Her erkek düşünür, ben de düşündüm arkadaşlarım da. Bir kadın her sabah kalkar kalkmaz size günaydın diyorsa, gece yatana kadar en fazla 20 dakika aralıklarla sizinle konuşuyorsa, akşam en son size iyi geceler deyip yatağına giriyorsa, sizinle konuşmayı seviyorsa ve bir şeyler anlatıyorsa her erkek, o kadının kendisine karşı ilgi duyduğunu düşünür. Ama işin aslı böyle değil.

    Kadınların bu yaptığını zaten erkekler istemiyor ama kadınlar ısrarla yapıyor. Halbuki bunu yapmak için pgibolog diye bir kavram var. 1 saat gidip aşağı yukarı 100 tl bayılıp hiç susmadan, ağzın kuruyana kadar her şeyi anlatabilirsin. Ama kadın bunu istemiyor. O erkeği istiyor. Çünkü o erkeğin ilgisine ihtiyacı var. Bunu arzuluyor, buna şiddetle ihtiyaç duyuyor. Ama istediği sadece ilgi. Başka bir şey değil. “seninle hep konuşurum, habire bir şeyler anlatırım. Seni hatta özlerim. Kimbilir belki bir gün seni severim ama asla ama asla benden bir şey bekleme!! Sevgilin olmam!! Bana bağlanma !! Bilmiyorum” der kadın. O erkeğin ilgisi önemlidir ama o erkek beyaz atlı prens kesinlikle değildir. Beyaz atlı prenslere hayat anlatılmaz, dertler, sorunlar, mutluluklar, coşkular anlatılmaz. Beyaz atlı prense sadece aşık olunur. Kadın aşık olunca saçmalar zaten.

    Bu hataya erkekler çok sık düşüyor. Bakın yeniden diyorum, ben de düştüm. 30 yaşındayım ve 31’den gün alıyorum. Bunu aydınlatma amacıyla yazıyorum. Aynı zamanda çok yakın bir arkadaşım da bu durumu yaşıyor. Yaşadı. Adam geldi bana bir gün dedi ki “abi ben bir kızla günde 10 saatten fazla konuşuyorum. Sürekli bir şeyler paylaşıyoruz. Beni rüyalarında gördüğünü söylüyor, beni özlediğini söylüyor. Hatta bana beni sevdiğini bile söyledi!”. “eee, ne güzel işte beraber olun o zaman. Tut elini, sarıl ve takılın” dedim haliyle. Adamın bana dediği şu; “abi kız seviyor ama sevgili olmak istemiyor..”. Oğlum manyak mısınız siz? Nasıl bu konuma düşürüyorsunuz kendinizi? Sonra günde 2 paket sigara içip alkol masalarından kalkmıyorsunuz. Hiç mi anlamıyorsunuz, günde sana 10 saat abuk sabuk şeyleri anlatan kadına sen değil anlatmak iyi geliyordur. Senin yerine put koysalar kadın o puta da anlatır. Köpek koysan ona da anlatır. Ama onların vereceği ilgi senin ilgine eş değil. Çünkü sen zamanla seveceksin. Onu düşünecek, arzulayacaksın. Folloş hale geleceksin. Kadının niye umrunda olsun? Ona göre siz yakın arkadaştınız(!), ama sen duygular beslemeye başlayınca her şeyi mahvettin. Bu kadar basit.
    Neyse, bu adam gitti 2 hafta sonra aradı beni.

    Adam gözyaşları içinde. Bildiğiniz salya sümük ağlıyor. Dedim “ne oldu oğlum ya. Silkelen allah aşkına, kendine gel..” Adam içimi parçaladı, biliyordum. “sevdik, sevildiğimiz söylendi ama canı sıkılıyormuş. Hayatına giren başka şeyler yüzünden ilgi hissettiğini düşünüyormuş. Benimle konuşmak ona çok iyi geliyormuş ama hepsi bu..” E oğlum demedik mi sana? Sevmediğim adam olsan “gerizekalısın gibtir git!” Derdim, atladım yanına gittim. içim paramparça oldu yemin ederim çünkü 8 yıl önceki halimi gördüm. Adam bildiğin dağılmış, kültablası dağ olmuş üzülmekten. Eli ayağı titriyor. Gir bi duşa dedim hareket edemiyor, tuttum kendim soktum adamı duşa. Üstüne soğuk suyu bocaladım. Kahve yaptım. Sabaha kadar konuştuk. Habire anlatıyor, “sevdim, sevdim, sevdim de sevdim..” iyi de kardeşim sevilmemişsin. Sana sadece sevildiğin hissettirilmiş. Yani ona daha iyi gelmen için seninle oyun oynanmış. Adama bunu dedim yine ağlamaya başladı.

    “bak” dedim. “ben 23 yaşındayken bu dünyadaki en haysiyetli, en şerefli, en onurlu, en ince insanlardan birisiydim. Dürüsttüm, fedakardım. Sevdiğime gitmek için, cebimde para yokken 30 km yol yürüdüm gecenin 2’sinde. Ona hayatımı sundum, önerdim. Seninle yaşarım, seninle ölürüm dedim. Önünde engel olmam, yanında yürürüm, elini tutarım tüm engelleri beraber aşarız dedim.” “niye olmadı be abi?” Dedi bana. “seninle aynı cevapları duydum çünkü. Ben kimseye acı çektiremezdim. Yaralayamazdım. Darbe vuramazdım. Ben kadına el kaldıramazdım. Hakaret edemezdim. insan sevdiğine kötü söz söyler mi hiç? Ben arkadaştım onun için sadece. O böyle görmüştü beni. Kendi kafasında öyle yaratmış. Ben sevmiştim. Olmadı.

    Yapmayın! Bir kadın size hayatı ile ilgili gereksiz ayrıntıları anlatırsa kaçın. Çünkü %99 o kadına aşık olacaksınız ve %99 o kadın sizi sevmeyecek, bir süre sonra size kötü davranıp size yol verecek %1 için aylarınızdan, yıllarınızdan vazgeçmeyin. Bir gün çıkar karşınıza gerçek bir kadın, kadın gibi kadın. Sizi sever, sizinle olmak ister. O zaman da tipine falan bakmayın. Sizi gerçekten sevebilen bir kadın bulursanız kaçırmayın. Çünkü sevmek kolay ve rahat olanı, zira eminsiniz. Ama sevilmek çok zor. Emin olmak da öyle. Olursanız anında kapın. Olasılıklar az, ihtimal düşük, hayat da zor ve gittikçe ilişkiler daha da yozlaşıp zorlaşıyor ve bu etrafında sevgili olmayan erkek arkadaş bulundurmak isteyip ego tatmini yapmak isteyen kadınların sayısı hızla artıyor.
    ···
   tümünü göster