+4
Lise sona geçtik artık. Yavaş yavaş ÖSS stresi başlamıştı. Hazirana kadar bir ders çalışma stresi vardı. Bende korkuyordum. Hiç üniversiteyi düşünmemiştim. Son günlerde daha çok Nida’yla bitmek bilmeyen bir yakınlaşma içinde oluşumuzu düşünüyordum. Okulun ilk günü gitmemiştim. Uyumuştum. ikinci gün gittiğimde sınıftan çoğu kişinin gelmediğini bazıların okul değiştiğini öğrendim. Geçen sene 30 kişi olan sınıf 17 kişi kalmıştı. Sınıfa geldim herkesle merhabalaştım Nida’yı görememiştim. Bir kaç hafta sadece telefonda görüşmüştük kısa bir şekilde. Onu aradım. Bulamadım kafamı koydum sıraya uyudum. Hoca gelmiş milletle konuşmuş gülmüşler ama kimse beni kaldırmamıştı. Sonra zaten, çok narin ve içten gelen bir “okya”(tabii burada adımı söyleyince daha güzel oluyordu) sesiyle kendime geldim. Gözüm hala kapalıydı ama o sesi merak ediyorum işte. Açtığımda karşımda oturmuş bana gülümseyen Nida’yı gördüm. Düz olan saçlarını kıvırcık bir şey yapmıştı kesin bir adı vardır ama ben bilmiyorum. Hiç unutmam o anı üstünde ince uzun kollu siyah bir penye mi tshirt mi o vardı. Ama beyler hani uyandığınızda, gönlünüzü ve ömrünüzü verdiğiniz kadının sesini duymak, son parasıyla kupon yapıp 2ye 40 alan öğrenci mutluluğu gibi bir şey anladınız siz.
N:Neden gelmedin dün ?
B:Uyumuşum ya
N:Çok mu uykusuz kalıyorsun? Canım, kıyamam sana.
Sana kurban olsun bu can emi.