+135
-14
Yine güzel bir mart günüydü.Ne sıcak ne soğuk hava adeta arafta kalmıştı. Beyazıt'taki okulumun kampüsünden çıkmıştım. Sultan Ahmet Meydanı'na gidiyordum.Ne zaman içim sıkılsa veya beni üzen bir olay yaşasam bu meydana gider bir banka oturur ve insanları izlerdim. Onların hayatlarını düşünürdüm yürüyüşlerine bakardım.Bir insanı ilk başta tanıtan bence yürüyüşüdür. insanın yürüyüşündeki inceliklerden insanın mizacını anlardınız. Aklımda onca düşünce dolanırken telefonumun sesiyle irkildim. Arayan annemdi nerede kaldığımı soruyor birkaç şey istiyordu bende bugün biraz gecikebileceğimi kütüphanede araştırma yaptığımı söyledim. Yine klagib yalanlarımdan birini söylemiştim. Saatime baktığımda 1 saattir burada olduğumu farkettim.Eve dönmek için banktan kalktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm. Yürürken arkamdan işbaradiye bir ses duydum döndüğümde ilkokul arkadaşım zeynep'i gördüm iki dakika muhabbetten sonra otobüse bindim ve evime döndüm. Annem yine kuşkulu bir sesle maşallah araştırmanda iyi gidiyor sanırım dedi. Bende kaçamak bir cevaptan sonra odama geçtim telefonuma bildirim gelmişti bakmak için çıkarttığımda cebimden mavi bir kağıt düştü. Yerden aldım ve kağıda baktım. Birkaç saniye anlam veremedim. KağıttaBu meydana neden sık uğruyorsun. Nefesin kadar yakınında kafatasınla beynin arasındaki mesafe kadar uzağındayım. Bundan sonra daha sık görüşücez işbara yazıyordu.
Birkaç kişi olduğunda devam edeceğim...