+30
6 Eylül 2000
Irak düzdü, her yerden her yere 3-4 saatte varılıyordu. Bizde sabah 9 civarında Erbile varmıştık. Çevirme filan olmamıştı. Yol değişmemizin büyük bir katkısı var çevrilmemizde sanırım 3 saatlik yolu 5 saatte gelmiştik. Köye giderken bir araba nedensiz peşimize takıldı. "Takip ediliyoruz." dedim. "Farkındayım." dedi.
Çok geçmeden 2-3 araba daha gelince "Polis veya asker bunlar. inşallah çevirme yoktur, işin sonuna gelince sıkıntı çıktı." dedim. "Nasıl atlatıcaz bunları?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedim ama sıkıştırmaya başlamışlardı. Çok geçmeden de sayıları çoğalmıştı. "Bizzat Saddam'a zütürürler bizi alırsalar." dedim. "Atlatamayız bunları bu yolda." dedi. "Dukan Gölüne doğru sür." dedim. "Göle atlamayacağız değil mi?" diye sordu. "Başka şansımız yok." dedim.
"Arabayı bırakıp gidebiliriz göle düşersek çıkamabiliriz, birbirimizi kaybedebiliriz." dedi. Dağa doğru sürmeye başladı. Artık resmen dağa çıkmıştık. Arkamızdan kimse görünmeyince "Durdur arabayı." dedim. Arabayı durdurdu. Arabadan inip koşmaya başladık. Dağa doğru gidiyorduk. "Burayı atlattık mı bitti bu iş." dedim.