-
301.
+295 Eylül 2000
Giderken bir anda başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. "Suikasti tam olarak engelleyemedik." dedim. "Ben nişangahtan izledim, tam tetiğe basacaktım. indirdin adamı." dedi. "Silahı nereden buldun?" diye sordum. "Ertuğrul Ağabey birisine yönlendirdi, basit bir bakkal." dedi. "INISlar geldi mi?" diye sordum. "Bilmiyorum çok durmadım." dedi.
Ellerimi yüzüme koydum. "Bizi 2 kişi gönderdilerse buraya, birimiz yapamazsak birimiz yapalım diye gönderdiler. Savaş çıkarmak isteyen adam sadece bir tane ajanla mı yetinir?" diye sordum. Bana baktı. Arabanın direksiyonuna sertçe vurdu. "Ulan akıl edemedik. Senin bir anda sıçradığını görünce takip ettim bırakmamalıydım." dedi.
Şaşırıyordum, çünkü ne beni takip ederken ne çatılarda Vatanı görememiştim. Gerçekten iyi yetişmiş, yetiştirilmiş bir Türktü. Yafa'ya girdiğimizde askerler sokakların başındaydı. "Dümdüz devam et. Bizi arabanın içinden göremezler, hızını arttırma." dedim. Sokaklar aranıyordu. "Yolu kesmişlerdir ilerde nereye gidiyoruz?" diye sordu. "Köprü var, köprüye gidiyoruz." dedim. "Ulan delirdin mi? Köprüde kesin çevirme vardır." dedi el frenini çekti.
"Dediğimi yap, köprüden geçtikten sonra gerisi basit." dedim. Köprüye doğru sürdü. Al Jumariyah köprüsünden geçiyorduk, köprüyü geçtikten sonra karşımızıa kavşak çıktı. "Dönme bir yere dümdüz devam et." dedim. Dümdüz devam edip otobana çıktık. Dümdüz devam ederken Mohamed Al-Qasim caddesinin kavşağı çıktı. "Dümdüz devam et." dedim. "Yolları nerden biliyorsun?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedim.
başlık yok! burası bom boş!