güvenlik güçlerinin moral düzeyini değerlendirmeye çalıştım kendimce. zor şartlarda yaşıyor ve çalışıyor olmalarından dolayı abartılı bir şikayetleri yoktu. bir kısmı gayet neşeli idi, bir kısmı da çökkün idi. ama bu iki grup sayıca fazla değildi. geride kalan çoğunluk idare eder bir durumdaydı. uzun süreden beri olan yorgunluk dışında genel anlamda herkes iyi durumdaydı.
operasyonlar bittiğinde operasyondan dönen asker ve polisin yüz ifadelerini merak ettim. zaten acilin önünden geçip odalarına çıkacaklardı. beklemeye başladım. dönenlerin hiç birinin yüzünde “bak işte, biz hallettik, hepsini geberttik, zafer kazandık…” vb bir algıya sebep olacak bir yüz ifadesi yoktu. görevini yapmış olmanın verdiği huzuru okudum geçen kişilerin yüzlerinde.
14 gün cizre’de yaşadıklarımdan kesitler anlatmaya çalıştım. yaşam şartlarımızın ağırlığını, o ekgib, bu yetersiz, şu yanlış gibi şeyleri konuşmaya gerek yok. yaklaşık 2 aydır her gün ölümle kol kola gezen asker – polisin yaşadıkları yanında bizim “sorun” olarak bunları konuşmamız yakışık almaz. bu süre içinde üzüldüğüm konuları madde madde özetleyerek yazıyı bitireyim.
1. şırnak iline giden 20 doktor içinde tek “” bendim ve bu beni ziyadesiyle üzdü. tek kişi ben olmamalıydım diye düşünüyorum. memleketin yarısı akpartiye oy verdi. akpartinin bu memleket için çalışan tek parti olduğunu ve hatta liderleri için ölmeye hazır olduklarını meydanlarda kefen giyerek gösterdiler. chp’liler akpartinin memleketi sattığını, hükümettekilerin hain ve satılmış olduğunu ve gerçek vatanperverlerin kendileri olduğunu söylüyorlar. mhp ve saadet partili kardeşlerde, diğer partililerde ve herhangi bir cemaat mensubu olan insanlarda bu vatanı çok sevdiklerini hatta ölmeye hazır olduklarını söylüyorlar. ama iş “şırnak’ta (savaşmaya değil) hastanede sadece 14 gün çalışmaya “ bile gelince tek gönüllü benim öyle mi? bu sorgulanması gereken acı bir gerçektir.
2. bu sürede en çok üzüldüğüm olay şüphesiz şehidlerimiz olmuştur. bu operasyonlarda iki ayda cizre’de 27 asker – polis kardeşimiz şehid olmuştur. tüm şehidlerimize allah rahmet eylesin. ailelerine sabır versin.
3. annem, babam ve eşim olmak üzere pek çok akrabam ve arkadaşım başıma bir şey gelecek diye korkup günleri zor tamamladılar. üstelik annem babam ve kardeşlerim cizre’de olduğumu bilmiyordu. beni şırnak’ta zannediyorlardı.
4. pkk’nın aşağılık bir terör örgütü olduğu açıktır. dünyada ne kadar türkiye düşmanı varsa hepsinin türkiye’ye zarar vermek amacıyla pkk’yı desteklediği ve pkk’nın bu yabancı örgüt ve devletlerin maşası olduğu da açıktır. pkk saflarında öldürülen insanların bilerek veya bilmeyerek bu yabancı örgüt ve ülkelere piyonluk yaptığı da açıktır. pkk yabancılara hizmet etse de öldürülen bu insanlar yabancı değildiler. öldürülen bu insanlar amerikadan, almanyadan veya japonyadan gelmediler. çoğu 1985-95 yıllarında bu topraklarda doğmuş, bu topraklarda büyümüş ama daha sonra örgüte kaptırdığımız aslında “bu ülkenin” insanlarıydı. biz bu insanları kaybettik. karşımıza iflah olmaz bir türk ve türkiye düşmanı olarak çıktılar. silaha sarılıp aldıkları yanlış kararın neticesini canlarıyla ödediler. yanlış anlaşılmasın, bu insanları savunmuyorum ve asla savunmam da. silahı eline alıp bize saldıran bu insanlar elbette teröristtir ve gereken cezaları verilmiştir. ama bu insanlar “bu toprakların” kaybettiği
nsanlardır. onları kaybetmemeliydik, bu topraklarda huzur ve barış içinde yaşamalıydık. bunu başaramadık. onlar kandırıldı ve gittiler
?
5. öldürülen teröristlere “leş” diyorum. bu tanımı onlar “kürt” olduğu için yapmıyorum. giresunlu olup dhkp-c saflarında ölen “türk” de benim için “leş” tanımını hak etmişti. güvenlik güçlerine ve sivil halka meşru bir gerekçe olmadan silah çekip kurşun sıkanlar öldürülürse benim gözümde türk de olsa kürt de olsa “leş”tir. bunu anlayamayan kişileri görmek de üzüntü verici.
6. güvenlik güçlerimiz bu kadar açık ve temiz bir mücadele yaparken hdp’nin bu mücadeleyi karalamaya çalışmasını anlarım. ama ülkemizde yaşayan pek çok kişinin hdp’nin açık yalanlarına inanıp bu mücadeleyi kötülemesini, basitleştirmesini, olumsuzlaştırmasını anlayamıyorum. farklı partilere oy verilse de söz konusu olan “memleket meselesi” ise niçin tek yürek olamadığımızı algılayamıyorum.
7. kıytırık bir parti olan hdp’nin bu mücadelede medyayı devletten iyi kullanmasını, medya sayesinde güvenlik güçlerini ve türk devletini küçük düşürmeye çalışmasını, suçlamasını üzülerek izliyorum. bunda görece başarılı olması ise canımı yakıyor. bu anlamda hükümetin yaşananları anlatmada başarılı olmadığını düşünüyor ve üzülüyorum.
8. “gönüllü gitmem” trabzon medyasında yer aldı. konuyu işleyenlere teşekkür ederim. bu haberler ailemi ve sevenlerimi mutlu etti, gururlandırdı. ama yaptığım şeyin abartılacak bir şey olmadığını biliyorum. aslında sıradan olması gereken bu göreve pek çok gönüllü çıkması gerekirken sadece benim çıkmam ve bunun “çok önemli” bir şeymiş gibi algılanması beni üzdü.
son söz olarak: bu vatan hepimizindir. her şeyimizi önce allah’a sonra vatanımıza borçluyuz. bizim gidecek başka bir vatanımız olmadığı gibi bu vatandan verecek tek bir karış toprağımızda yoktur.
http://www.haber61.net/tr...rnaki-anlatti-258046h.htm