+87
-56
eğer benim gibi ceza hukuku üzerine eğildiyseniz, sürekli ceza davaları ile ilgileniyorsanız genel olarak durum şudur:
- haftanın en az 3-4 günü adliyede duruşmanız vardır. onu bir yazın kenara.
- haftanın veya 2 haftanın 1 veya 2 günü cezaevine gidersiniz onu da ekleyin.
- organize suç dosyalarınız varsa müvekkilleriniz ile ne zaman cep telefonu ile konuşsanız, telefonunuz dinlenir..
- gün sizin için genelde öğleden sonra başlar.
- genelde sağlam müvekkilleriniz akşama doğru gelir. ofiste sürekli bir takım sinirli muhabbetler döner. silahlı çatışma, güncel infazlar gibi konularda sürekli birşeyler duyarsanız etrafınızdan.
- akşam yemeklerini dışarıda yersiniz, ayda bir kaç akşam yemeğinde müvekkillerle içki sofrasına oturabilirisiniz. racondandır.
- sürekli infaz kanunundaki değişiklikleri takip edersiniz.
- telefonunuzda sürekli çok aşırı acil bir işi olduğunu söyleyen birileri olur.
- ceza ile ilgili ne kadar kitap varsa sürekli satın alıp, denk geldikçe karıştırırsınız.
- diğer pek çok avukatın ajandasında sadece satış günleri duruşma günleri yazarken, sizin ajandanızda hemen her konu ile ilgilili bir not yazar.
- bir kaç ayda bir yargıtay' a bir gidersiniz. güzeldir bu gidiş gelişler. eğlenceli olur. eğer mürafa sebebi ile gidiyorsanız iyice eğlenceli olur.
- örnek bir dilekçeniz asla olmaz. sürekli dilekçe yazarsınız o sebeple. kopyala yapıştır gibi bir dilekçe yöntemi olmaz.
öğlen yemeğini unutun.
adli taili unutun.
hafta sonu ve mesai saati kavramlarını söylememe gerek yok herhalde, onları da unutun haliyle.
işin iyi tarafı,
tebligattır, postanedir, lavuk icra katipleridir, dosya aramaktır, arşivdir, vakıfbanktır vs. vs. bunları da unutun.