/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    -2
    Sovyet tarihinde bütün Sovyetler Birliği'nde uygulanan ilk ve son referandum bundan tam 18 yıl önce, 17 Mart 1991'de yapıldı. Bu tarihe gelindiğinde Gorbaçov-Yeltsin karşı-devrimi ülkeyi yıkımın eşiğine getirmiş, Baltık ülkeleri ve Kafkaslarda ayrılıkçı hareket güçlenmişti. Rusya devlet başkanı Yeltsin ve yandaşları SSCB'yi dağıtmaya çalışırken SSCB başkanı Gorbaçov görünürde gevşek bir bağla da olsa ülkeyi bir arada tutmaya çalışıyor gibiydi. işte bu ortamda SSCB halk temsilcileri kongresi ve Yüksek Sovyet'in 16 Ocak 1991 tarihli kararı ile halka şu sorunun sorulmasına karar verildi: "Her milliyetten insanların hak ve özgürlüklerinin tam garantide olacağı, eşit haklara sahip egemen cumhuriyetlerin yenilenmiş federasyonu olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni muhafaza etmeyi gerekli sayıyor musunuz?"
    Sorunun formülasyonu birlikten yana görünmekle birlikte o sırada medyayı ele geçirmiş olan karşı-devrimci güçler ayrılıktan yana idi. Dolayısıyla birlikten yana değil ayrılıktan yana propaganda yaptılar. Her bir cumhuriyette milliyetçi güçler yaygın bir kampanya ile aslında kendi cumhuriyetlerinin bağımsız olursa daha iyi yaşayacağını ve kendi kaynaklarını daha iyi işleyeceğini ileri sürdüler. Ayrıca bazı cumhuriyetlerde ayrılıkçı yönetimler referandumun yapılmasını kısmen engellediler. Baltık ülkeleri (Estonya, Letonya, Litvanya) parlamentoları daha önceden bağımsızlık kararı almış olduklarından bu referandumu engellemeye çalıştılar, merkez seçim komisyonlarını kurmadılar. Aynı şekilde Moldova, Ermenistan ve Gürcistan'da da ayrılıkçı merkez yönetimi referandumu engellemeye çalıştı. Ancak buna rağmen buralarda da halkın önemli bir bölümü kurulabilen sandıklara gitti ve oy kullandı. Zaten bu cumhuriyetlerin nüfusu az olduğu için genel katılımı fazla etkilemediler. Ayrıca yurt dışında bulunan Sovyet askerleri ve yurttaşları da oy kullandılar. (Sovyet yasaları gereği askerler her zaman oy kullanabiliyordu).
    Sonuçta tüm SSCB'de kayıtlı seçmen sayısına göre referanduma katılım oranı % 80 gibi yüksek bir oranda gerçekleşti. Bunlardan 113 milyon küsur oy, yani % 76,4 yukarıdaki soruya evet dedi, % 21,7 hayır oyu verdi, % 1,9'un oyu da geçersiz sayıldı. Referandumun kısmen yapılabildiği cumhuriyetleri hariç tutarsak katılım % 75,2 ve evet oyları da % 71,3 oranında idi. Yani kayıtlı seçmenin % 53.6'sı evet oyu vermişti. Böylece her halükarda geçerli oyların üçte ikisinden fazlası ve kayıtlı seçmenin de mutlak çoğunluğu birlikten yana oy kullanmış oldu. Oyların cumhuriyetlere göre dağılımı ise aşağıdaki tablodaki gibi oldu.

    Tablodan görüldüğü gibi en yüksek oranda evet oyu Türki halkların çoğunlukta olduğu cumhuriyetler ve özerk cumhuriyetlerde verildi. Evet oyları Kazakistan'da % 94, Özbekistan ve Azerbaycan'da % 93, Kırgızistan'da % 96, Türkmenistan'da % 97 oranında idi. Rusya Federasyonu içindeki özerk cumhuriyetlerden Tataristan'da bu oran % 87, Başkurdistan'da % 85 oldu. Yine nüfusu önemli miktarda Türki halk içeren Dağıstan'da evet oyları % 82 oranında idi. Evet oylarının tüm Rusya ortalamasının % 71 olduğu dikkate alınırsa Türki halkların ortalamanın çok üstünde evet oyu verdikleri görülmektedir. işte bu sonuç bizim yerli faşistlerimizin suratına indirilmiş ağır bir tokattır çünkü bizim faşistler yıllarca SSCB'de "dış Türkler"in Rus ve komünist "zulmü" altında inledikleri yalanını yaydılar. Oysa gerçekte bu halklar SSCB'ye Ruslardan ve Ukraynalılardan daha yüksek oranda sahip çıktılar. En düşük katılım oranı ve en düşük evet oyu ise Moskova ve Leningrad'ta (şimdiki St. Petersburg) görüldü. Örneğin Moskova'da katılım oranı % 67,9, evet oylarının oranı % 50,02 oldu. Leningrad'ta ise bu oranlar sırasıyla % 64,9 ve % 50,5 şeklinde oldu.
    ···
   tümünü göster