0
Pamuk yumuşaklığında attığım adımlar hayalet gibiydi. Pencereye bi daha bakmaya cesaretim yoktu. Hızlıca ilerleyip birazcıkd a olsun sesleri duymak için yanaştım ama pek bir ses gelmiyordu, çünkü pencere kapatılmıştı ve klima harıl harıl çalışıyordu. Gözümle açık unutulmuş avlunun kapısı göründü, muhtemelen komşulardan biri bırakmıştı böyle kapıyı. Uçurumdan aşağı atlar gibi girdim avluya, avluya bakan pencere de kapatlmıştı ve ben bunu çok merak ediyordum. Arka pencerelerden birinin açık olacağını düşünerek arkaya doğru ilerledim ama kaderin böylesi ki evin dış kapısının açık olduğunu gördüm ve içeriye hayalet gibi sızdım. Evin iç kapısına doğru ilerleyip kulaklarımı kapıya yasladım. Yakalanma korkusu o kadar ağır basıyordu ki ölecek gibiydim ama merak da beni buraya çekiyordu. Duyduklarım arasında kadının bebeğini öldürdüğü vardı, kadın ağlıyordu bağırıyor gibiydi ama boğuk bir sesle, sanırım adam eliyle kadının ağzına çoktan yapışmış ve ses çıkmasını engelliyordu.O an duyduklarım karşısında vücudumdaki ter tüy bedenime saplanmış bir bıçak gibi hissetmeme neden oluyordu. Telefonu açıp ses kaydı yapma fikri aklıma geldi ama ne yazık ki cep telefonunun da şarjı bitmişti,o an nasıl sövdüğümü bir görseniz.. Dinlemeye devam ettim, kadın büyük ihtimalle pgibiyatrık bir sorunu olan kadındı, kocasının da bu durumdan epey bir haberi vardı,o kesindi, konuşmalardan anlaşılıyordu. Kadının gidip gelen akli dengesi bu gecenin böyle kanlı geçmesinin nedeniydi.